Annem kardeşiyle yaşamak için Boston'a gitti. | Open Subtitles | 'أمي أرادت الذهاب الى 'بوستن لتعيش مع أختها |
Ruhlarla birlikte yaşamak için yalnız olmak gerekir. | Open Subtitles | لتعيش مع ألأشباح .. يتطلب العزلة |
Ama geçen bahar ailesiyle birlikte yaşamak için buraya taşındıktan sonra asıl adını kullanmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لكن بعد الربيع المنصرم انتقلت للعيش هنا... لتعيش مع عائلتها، كان عليها حمل اسم الحقيقي. |
- Demek annenle yaşamak için geri döndün? | Open Subtitles | اذا عدت لتعيش مع أمك؟ |
Isabeau, Aquila'da bir kuzeninin yanında yaşamaya başladı. | Open Subtitles | جاءت لتعيش مع ابنة عمّها أعتقد أن ذلك كان فى " أكويلا". |
Bendeniz annesinden boşandıktan ve akabinde iyice yolunduktan sonra Emily annesiyle yaşamaya başladı. | Open Subtitles | بعد الانفصال و الطلاق إيميلي) ذهبت لتعيش مع أمها) |
- Şeytanla yaşamak için kocasını terk etti! - Sessizlik! | Open Subtitles | هي تركت زوجها لتعيش مع الشيطان هدوء - |
Simon Asher, güvenilir Siyonist bir aileden muhafazakar bir Yahudisin ancak dört yıl öncesinde Filistinlilerle yaşamak için Gazze'ye gittin ve bugüne kadar hiç kimseye söylemedin. | Open Subtitles | من أسرة صهيونية مُتشددة قبل أربع سنوات مضت، سافرت إلى (غزة) لتعيش مع الفلسطينيين |