Bu midenin sadece kirliliği yok etmek için değil, aynı zamanda, kirlilikten elektrik üretmek için nasıl kullanılabileceğini görebilirsiniz. | TED | يمكنكم أن تروا كيف يمكن استخدام هذه المعدة ليس فقط للتعامل مع التلوث لكن أيضا لتوليد كهرباء من التلوث. |
Çok geçmeden, insanlar E=mc² güneşe güç verebiliyorsa, bunu yeryüzünde güç üretmek için kullanabilir miyiz diye düşünmeye başladılar. | Open Subtitles | وعمّا قريب، بدأ الناس في التفكير إن كانت المعادلة تسوق قوّة الشمس، فهل يمكننا استخدامها لتوليد طاقة على الأرض؟ |
Elektrik üretmek için suyu normalde yapabileceğinizden çok daha fazla ısıtmanız gerekir. | TED | لتوليد الكهرباء، علينا جعل الماء أكثر سخونة مما نصل إليه عادةً |
Bir zır-yerçekim alanı yaratmak için süper-iletkenli bir... | Open Subtitles | .. انه يستخدم طاقة متوازنة لتوليد مجال ضد الجاذبية |
Bu izler onun çalışmalarımı ortaya çıkaracak kişi olduğunu ispatlayacak. | Open Subtitles | " تلك الإشارات ستكون البداية لتوليد أعمالي " |
Daha fakir kadınlar, bebeklerini doğurtmak için birisine daha çok ihtiyaç duyuyorlardı. | Open Subtitles | او من قبل النساء التي تبحث عني لانفسهن النساء الفقيرات كانت الاكثر حاجة لشخص ما لتوليد اطفالهن |
İstediğimiz kuvvette bir elektromanyetik alan oluşturmak için en az üç-beş tane oto aküsüne ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لتوليد مجال كهرطيسيّ بالقوّة التي نريدها سنحتاج لمدّخرتي سيّارة على الأقلّ، فهل يمكنك توفير ذلك؟ |
İklim değişikliğiyle başa çıkmak için, enerji üretmenin yeni yollarını bulmalıyız. | TED | للتعامل مع تغير المناخ ، نحن بحاجة إلى طرق جديدة لتوليد الطاقة. |
Bu sıcaklık verimli bir şekilde elektrik üretmek için yeterli değildir. | TED | لكن ذلك غير كافٍ نهائياً لتوليد الكهرباء بفعالية. |
Enerji üretmek için fosil yakıt içermeyen başka seçenekler de var. | TED | هنالك خيارات أخرى لتوليد الطاقة أيضاً لا تتضمن الوقود الأحفوري |
Bu farklılık, kavramsal olarak, elektrik üretmek için ısı makinesi denilen bir şeyi kullanmayı sağlayabilir. | TED | هذا الفرق، نظريًا على الأقل، يمكن أن يُستخدم لتشغيل ما يطلق عليه المحرك الحراري لتوليد الكهرباء. |
işler düzeliyor. Sosyal bozulma vardı ama bir kez motorlar güç üretmek için kullanıldı ve tüm durumlar, her şey düzene oturdu. | TED | كان هناك إرتباك مجتمعي ولكن بمجرد أن تم إستخدام الماكينات لتوليد الكهرباء بجميع المواقف الأمور بالفعل إستقرت |
Geçtiğimiz yıl, tam 299 gün elektriğimizi üretmek için hiçbir fosil yakıt kullanmadığımızı biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون أنه في السنة الماضية، ولمدة 299 يوماً، لم نستعمل الوقود الأحفوري لتوليد الكهرباء لدينا؟ |
Bu yüzden ben Kosta Rika'nın bu ilhamı vereceğine inanıyorum. Aynı geçen sene elektriğimizi üretmek için günlerce hiç fosil yakıt kullanmadığımızı açıkladığımızda yaptığımız gibi. | TED | لذا، أعتقدُ أن كوستاريكا تستطيع إلهام الآخرين، مثلما فعلنا في السنة الماضية حين كشفنا أننا ولأيام طويلة لم نحرق أي وقود أحفوري لتوليد الطاقة الكهربائية. |
Ben karbondioksiti havadan temizleyecek şekilde elektrik üretmek için doğal gaz kullanan belli bir fikir üzerinde bağımsız olarak çalışıyorum. | TED | أعمل مستقلًا على فكرة محددة والتي تستخدم الغاز االطبيعي لتوليد الكهرباء بطريقة تخلص الهواء من ثاني أكسيد الكربون. |
Aslında, bir bakıma, teknoloji daha iyi fikirler üretmek için bir metottur, eğer onu bu şekilde algılayabilirsek. | TED | في الواقع، وفي مفهوم معين، التكنولوجيا هي نوع من الطريقة لتوليد أفكار أفضل، إن أمكنكم التفكير في الأمر بهذه الطريقة. |
Bir keresinde de söylediğim gibi, vücut ısısı üretmek için en iyi yol bir uyku tulumuna çıplak girmek ve yanına da çıplak birini almaktır. | Open Subtitles | لقد أخبروني أن الطريقة المثلى لتوليد حرارة الجسم.. هو الدخول عارياً لحقيبة النوم مع شخص آخر عارٍ. |
Böyle bir güç üretmek için, çok büyük bir hoparlör gerekir en azından 8 feet çapında. | Open Subtitles | لتوليد أي صوت تحتاج إلى سماعة كبيرة يبلغ سمكها على الأقل ثمانية أقدام |
Ve Tanrı Kaskını bu duyguyu üretmek için tasarladı. | Open Subtitles | و لقد صمم خوذته لتوليد هذا الشعور عند الطلب |
Bunu yaratmak için Hayalet'in kurbanlarının otopsilerini kullandım. | Open Subtitles | أنا استخدم تشريح الوهمية وتضمينه في ضحايا لتوليد هذا. |
Bu izler onun çalışmalarımı ortaya çıkaracak kişi olduğunu ispatlayacak. | Open Subtitles | " تلك الإشارات ستكون البداية لتوليد أعمالي " |
İşine nasıl gönülden bağlandığını anlattığı derin ve hoş bir muhabbetin ardından, şu soruyla yanından ayrıldım: Bebek doğurtmak için gerekli malzemelerin var mı? | TED | وبعد حوار عميق شيّق معها حول مدى اعتبارها لما تقوم به على أنه عمل غاية في الأهمية، سألتها سؤالًا أخيرًا: هل تمتلكين الأدوات اللازمة لتوليد الأطفال؟ |
İstediğimiz kuvvette bir elektromanyetik alan oluşturmak için en az üç-beş tane oto aküsüne ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لتوليد مجال كهرطيسيّ بالقوّة التي نريدها، سنحتاج لمدّخرَتي سيّارة على الأقلّ |
Çatınıza bir panel koyup ondan enerji üretmenin maliyeti son 30 yılda yüzde 95 gibi ciddi bir ölçüde azaldı. | TED | وضع لوح على سطح المنزل لتوليد الطاقة، قد انخفض التكلفة جذريًا على مدار 30 سنة، ونزل بنسبة 95 بالمئة. |
Güç üretimi için temiz ,bereketli ve yenilenen enerjilerin görünüşe bakılırsa sınırsız olduğunu bulduk | Open Subtitles | نجد تيارا يبدو بلا نهاية من الوقود الوفير والنظيف والمتجدد لتوليد الطاقة. |