Bizim endüstrimizde, burada farklı ya da benzersiz bir şeye bakıyor değiliz, toplumumuzu ve yaşam tarzımızı daha normal yapmak için hazırlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | في صناعتنا , نحن لانبحث عن شيء مختلف أو فريد هنا علينا أن نكون مستعدين لجعله أكثر طبيعية في مجتمعنا وفي طريقتنا للعيش |
O neydi? Onu yapmak için neler yaşadım? | TED | ما كان ذلك؟ ما هي الظروف التي خضتها لجعله ما أصبح عليه؟ |
O zaman tek yapmamız gereken bir şekilde gömleğini çıkartmasını sağlamak. | Open Subtitles | والان كل ما علينا فعله هو ابتكار طريقة لجعله يخلع قميصة |
Oralar tehlikeli yerler. Emniyeti sağlamak için çok para ödüyorlar. | Open Subtitles | إنّه عالم خطير، ويدفعون مالاً وفيراً لجعله آمناً |
Sadece savunma yıkılamaz onu elde etmek için yarım milyar dolar harcadım. | Open Subtitles | لقد صرفت للتو نصف بيليون دولار لجعله غير قابل للتدمير |
Taç giyme törenine uygun hale getirmek için biraz kurdela almalıyım. | Open Subtitles | إنّي بحاجة لشراء شريط لجعله يبدو أنيقاً من أجل حفلة التتويج. |
Kendini daha iyi hissetmeni sağlayacak bir şey olursa lütfen söyle. | Open Subtitles | إن كنتُ أستطيع فعل أيّ شيءٍ لجعله أكثر لطافة، فأعلميني رجاءً. |
Tek yapman gereken istemen. Ben olması için bir yol bulurum. | Open Subtitles | كلّ ما يجب هو أن تسأل أنا سأجد طريق لجعله يحدث |
Ama daha iyi yapmak için bu dilekçeyi imzalayarak bana yardımcı olabilirsin. | Open Subtitles | لكن يمكنك مساعدتي بتوقيع عريضتي لجعله أفضل |
Bunun için mi onunla çıkmamı istedin, onu ulaşılmaz yapmak için? | Open Subtitles | هل لهذا أردتني أن أخرج معه لجعله غير متوفر ؟ |
Randevu tecavüzü... tecavüz uyuşturucusu olarak kullanılmak üzere sert yapmak için. | Open Subtitles | لجعله من الصعب استخدامه كدواء للاغتصاب.. دواء الاغتصاب |
Bu sahte bir eşdeğerini yapmak için fazlasıyla yeterli. | Open Subtitles | لكان هذا أكثر من كافٍ لجعله زهر مزور متشابه. |
Roldos'u değiştirmek için bir sürü ekonomik suikastçilerden biri olarak ben gönderildim rüşvet vermek...farkına varmasını sağlamak...anlıyorsunuz | Open Subtitles | Roldos_BAR_ تمّ إرسالي مع عِدّة قتلة إقتصاديين آخرين لتَغيير_BAR_ لإفساده ,لإستمالته ,لجعله يدرك |
Adam gibi davranmasını sağlamak için Angie'nin kameralarını kullanabileceğimi sanmıştım, ancak bir açığını buldu, ...ve şimdi de kapatmak için $80,000'a Uptown Girl'in yayın haklarını almalıyım. | Open Subtitles | ظننت أنني أستطيع استخدام كاميرات (أنجي), لجعله يتصرف بعقلانية, ولكنه وجد مهرب, ولإغلاقه أحتاج 80,000 دولار. |
Brandon, bunu sana telâfi etmek için ne gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | براندون ، سأفعل كل ما تريد لجعله متروك لكم. كل ما تريد. |
İkna etmek için ne söylediğinizi merak ediyorum. | Open Subtitles | لازلت أريد أن أعرف ماذا قلت لجعله يوافق. |
Deriyi su geçirmez hale getirmek için üstüne su böyle dökülür. | Open Subtitles | هكذا يوضع السيليكون على الجلد لجعله مقاوم للماء |
Her neyse, dünyayı daha iyi bir hale getirmek için ne yapabilirim diye düşündükten sonra çok pahalı bir ayakkabı serisi üretmeye karar verdim. | Open Subtitles | المهم بعد تفكير عميق عن ما يمكننى أن أقدمه للعالم لجعله مكاناً أفضل, قررت أن أبدأ بعمل مشروع أحذية باهظة الثمن |
Bizimle gelmesini sağlayacak bir fikrin var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي فكرة لجعله يأتي معنا إلى المنزل؟ |
Bu adamlar, daha etkili olması için virüsü değiştirecek. | Open Subtitles | هو على الأغلب يريدوا أن يطوروا الفيروس لجعله أكثر ضراوة |