- Kaybedecek bir şeyi olan sensin. - Koç, onları tanımıyorsun bile. | Open Subtitles | ـ أنت من لديه شيء ليخسره ـ أنت لا تعرفهم أيها المدرب |
Muhtemelen sadece etrafında dönüyor. Yapacak fazla bir şeyi yok. | Open Subtitles | إنه فقط يستعمل القوة والتهديد ليس لديه شيء آخر يفعله |
Pekâlâ, üzerinde Avatar'ın kokusu olan herhangi bir şey var mı? | Open Subtitles | من لديه شيء يحتوي على رائحة الأفاتار ؟ لدي عصا آنـج |
Sana söylemek istediği bir şey var. Konuşmanızı canlı yayınlayabilir miyiz? | Open Subtitles | لديه شيء يريد أن يخبرك به ألا بأس في إذاعتنا لمحادثتكما؟ |
Şu anda bir şeyler saklayan birisi gibi terliyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت تدرس مثل شخص ما لديه شيء يُخفيه |
Herkesin yapacak bir şeyi var! | Open Subtitles | الكل لديه شيئاً ليعمله الكل لديه شيء هام |
Kaybedecek bir şeyi olmayan biriyle asla asla kavga etme. | Open Subtitles | لا تبدأ عراكاً أبداً مع شخص ليس لديه شيء ليخسره |
- Yani. Saklayacak bir şeyi olmayan kimsenin dişleri o kadar beyaz olmaz. | Open Subtitles | يعني أن لا أحد يبيض أسنانه هكذا إلا و كان لديه شيء ليُخفيه. |
Gizleyecek bir şeyi olmayan birinin davranışı gibi durmuyor, değil mi? | Open Subtitles | هذا ليس سلوك شخص ما ليس لديه شيء يخفيه، أليس كذلك؟ |
Dördüncü olarak, sizin çok iyi bildiğinizi sandığınız bir şeyi farklı bir açıdan bakarak yazdığını farkedersiniz. | TED | وهذا الثالث والرابع , شخص لديه شيء كنت تعتقد انك تعرف كل شيء عنه ، ولكنهم قدموه بصورة جديدة |
Saklayacak bir şeyi olmayan hiçbir şeyden endişelenmez. | Open Subtitles | رجل ليس لديه شيء يخفيه, هو رجل ليس لديه اي شيء ليخاف عليه. 67 00: 09: |
Doktora kötürüm olduğunuzu söylerseniz size verecek bir şeyi olmaz. | Open Subtitles | أخبر الرجل الذي يطعمك أنه ليس لديه شيء لك |
- Sana göstermek istediğimiz bir şey var. - Zach sana bir şey göstermek istiyor. | Open Subtitles | لدينا شيء لنُريه أياك زاك لديه شيء ليريه أياك |
Elinde, annemin başına çok büyük bela açabilecek bir şey var. | Open Subtitles | لديه شيء يخص أمي يستطيع أن يدخلها في مشاكل كثيره. |
Aklında daha farklı bir şey var sanmıştım. | Open Subtitles | ولكني اعتقدت أنه كان لديه شيء مختلف في فكره |
Belki de onların ajanlarından birini vurup, kaçtığı gerçeği için bir şeyler yapılmalı. | Open Subtitles | ربما ذلك لديه شيء متعلق بحقيقة أنه أطلق النار على أحد عملائهم وأفلت منها. |
Demek istediğim şu herkesin geçmişinde bir şeyler vardır... | Open Subtitles | أنا أقول فقط أنّ كل شخص لديه شيء ما في ماضيه |
Eğer sana sunabileceği bir şeyler olduğunu düşünmeseydin, onu hapisten kaçırmayı asla kabul etmezdin. | Open Subtitles | لم تطمع يوماً لتهًريبه إذا لم تظن أن لديه شيء ليقدمه |
Gece boyunca meşgul olacağız. Şimdi oyalanacak bir şeyi var. | Open Subtitles | سنكون منشغلين طوال الليل الآن لديه شيء ليقوم به |
Yani, herkesin kendinde sevmediği bir şey vardır. | Open Subtitles | كل واحد منا لديه شيء يخصه لا يحبه |
Aslında sana sormak istediğim ciddi bir şey vardı. | Open Subtitles | نعم؟ انا بصراحة لديه شيء ما جاد انا اريد ان اسأله لك |
En son ormanda elinde bir zımbırtıyla görülmüş, elinin yerinde kanca gibi bir şey varmış. | Open Subtitles | شوهد لأخر مره في الغابه و لديه شيء بدلاً من يده خطاف في المكان اللي يفترض أن تكون يده فيه |