"لديه فرصة" - Traduction Arabe en Turc

    • şansı var
        
    • bir şansı
        
    • şansı yok
        
    • şansı vardı
        
    • - Şansı var
        
    • fırsat
        
    • bile şansı
        
    • şansı olmadığını
        
    Kardeşini serbest bırakarak nazik ve hoşgörülü biri olduğunu gösterme şansı var. Open Subtitles لديه فرصة لكي يظهر انه شخص عطوف و متسامح باطلاق سراح اختك
    Şansına tıbbi yardımı çabuk aldı, o yüzden yaşama şansı var. Open Subtitles حمدًا لله أن العناية الطبيّة أدركته سريعًا، لذا لديه فرصة للنجاة.
    Bütün gün size söylemeye çalıştım. Arkadaşının bir şansı var. Open Subtitles لقد كنت أحاول أن أقول لك طوال اليوم صديقك لديه فرصة واحدة
    Goliath kolay bir hedef. Hiçbir şansı yok. TED جالوت كان كالبطة الجالسة. لم يكن لديه فرصة للنّجاة.
    Evet, şey, oğlunun orada güzel bir şey yapma şansı vardı. Open Subtitles نعم ، حسنا ، إبنك لديه فرصة ليقوم بشيئ مميّزٍ هنا
    - Ama bir şansı var mı? Open Subtitles تخرج من عوادمها النفاثة دجاج مقلى لكن هل لديه فرصة ؟
    Hala sahada ve hala kazanma şansı var. Open Subtitles لا تزال حالته خطيرة، لكن لديه فرصة للنجاة
    Burada, bir eşi etkilemek için oldukça az bir şansı var. Open Subtitles لديه فرصة ضئيلة هنا بالأسفل لاجتذاب شريكة
    Kan akışını devam ettirdiğimiz sürece hala şansı var. Open Subtitles ما دمنا حفاظ على تدفق الدم، وقالت انها لا يزال لديه فرصة.
    Hayır, o Armans gibi değil. Sadece Totski'nin şansı var. Open Subtitles لا, إنها ليست مثل أرمانسي توتسي فقط لديه فرصة
    Hayır, hepimizin eli mahkum değil. Buradaki bir adamın hâlâ şansı var! Open Subtitles لا ، لسنا جميعا هالكون ، رجل واحد هنا ما زالت لديه فرصة
    Annemle hala bir şansı var mı bilmek istiyor. Eğer yoksa, gidecek. Open Subtitles و يريد ان يعرف لو كان لديه فرصة معها لو لم يكن لديه, فسيغادر
    Hala şansı var. Uyanabilir ve iyileşebilir.. Open Subtitles لازالت لديه فرصة إنه يستطيع النهوض، والتعافي
    Ve biliyorsun hiç şansı yok. Open Subtitles انا اعتقد أنه بمجنون ليفعلها بمفرده ياألكس وانت تعلم انه ليس لديه فرصة
    Kocanın çok küçük bir hayatta kalma şansı vardı, ve o şanslı bir adam. Open Subtitles زوجك لديه فرصة ضئيلة جداً للنجاة، وهو رجل محظوظ.
    - şansı var mı? Open Subtitles هل لديه فرصة ؟
    Bu dünya o çocuğa hiç fırsat tanımaz. Open Subtitles ذلك الطّفل ليستْ لديه فرصة في هذا العالم.
    Bir arkadaşım öyle bir yarayla hiçbir şansı olmadığını söyledi. Open Subtitles رفيق أخبرني مع الجرح الذي كان يعاني منه لم تكن لديه فرصة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus