| Eski bir dostum olan Karan Singhania sizlere bir şey söylemek için uğradı. | Open Subtitles | صديق قديم لى اسمه كاران سينجانيا حضر لأنه لديه ما يقوله لكم |
| Leydim, Osa size bir şey söylemek istiyor. | Open Subtitles | سيدتي , قازا لديه ما يقوله |
| - Merhaba. - Jinto bir şey söylemek istiyor. | Open Subtitles | مرحبا جينتو لديه ما يقوله لك |
| Bu, onun söyleyecek bir şeyi olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | كما قلتي أنه ليس من النوع المتكلم هذا لايعني أن ليس لديه ما يقوله |
| Eğer söyleyecek bir şeyi varsa dinleyeceğim ama iyi bir şeyler olsa iyi olur. | Open Subtitles | اذا كان لديه ما يقوله ، أريد أن أسمعه. ولكن من الافضل أن يكون مفيداً. |
| Gelmediğine göre söyleyecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | فشله في الحضور يعني بأن ليس لديه ما يقوله |
| -Efendi Tang'ın söyleyeceği bir şey var. | Open Subtitles | - الراهب تانغ لديه ما يقوله. |
| Roger'ın söyleyeceği bir şey var. | Open Subtitles | (روجر) لديه ما يقوله |
| Çünkü Reek size bir şey söylemek istiyor. Değil mi Reek? | Open Subtitles | لأن (ريك) لديه ما يقوله لكِ، أليس كذلك؟ |
| Tatlı patates çocuk yumruklarını ağzına tıktı ta ki söyleyecek bir şeyi kalmayana kadar. | TED | وأَقحم الصبي "حبة البطاطا" قبضته في فمه حتى لم يعد لديه ما يقوله. |
| Belki onun söyleyecek bir şeyi vardır. | Open Subtitles | أظن أنه ربما يكون لديه ما يقوله |
| Onu rahat bırakın. söyleyecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | دعوه وشأنه ليس لديه ما يقوله |
| Eşeğin söyleyecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | الحمار ليس لديه ما يقوله |
| söyleyecek bir şeyi var, söylemek istiyor, ben de bunu istiyorum. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه ما يقوله وهو يريد أن يقوله (أريده في (ستون دقيقة |