| Çalışanlardan birinin sorunu varsa, şirketin bir sorunu var demektir. | Open Subtitles | وبذلك، إذا كان الموظف لديه مشكلة, فإن الشركة لديا مشكلة. |
| Sırf onun bir sorunu var diye Samantha fedakarlık yapmamalı. | Open Subtitles | انها شولدن، تي تضحية من هي لشخص ما لديه مشكلة. |
| İyi bir adam ama çok kötü kumar problemi var ve ona bilgi için fon sağlayacak uyuşturucu tacirlerinin avukatları var. | Open Subtitles | رجل محترم لكن لديه مشكلة مع المقامرة و العديد من المحامين المستعدين للدفع من أجل إلقاء نظرة |
| Böcek tozu sorunu olan ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست أول شخص تكون لديه مشكلة مع بودرة الحشرات |
| Biliyormusunuz, son sevgilimde, gerçek bir kron anlayışsızlığı sorunu vardı. | Open Subtitles | صديقي السابق، كانت لديه مشكلة في ادراك عملة الكرونر. |
| - Sadece içki sorunu var, kötü biri değil o. | Open Subtitles | انه لديه مشكلة في شرب الكحول انه ليس شخصا سيئًا |
| Davaları sürekli erteliyor. Bir sorunu var. | Open Subtitles | إنه يؤجل مواعيد جلساته، ويحلق رأسه الآن إن لديه مشكلة. |
| Cüzamlı değil, madde bağımlılığı sorunu var. | Open Subtitles | أن لديه مشكلة سوء إستعمال للمواد , ليس مرض الجذام |
| Bir çok sorunu var. Ne kadar çabalasa da, ne yazabiliyor ne de okuyabiliyor. | Open Subtitles | لديه مشكلة , مهما حاول القراءة والكتابة جاهداً لا يستطيع |
| Seninle karşılaştırılınca hepimizin içki sorunu var ki. | Open Subtitles | إضافةَ لكَ، جميعنا لديه مشكلة تعاطي الخمور |
| Şuradaki devin öfke problemi var. | Open Subtitles | و ذلك الضخم لديه مشكلة بالتحكّم بأعصابه تجاه هذا |
| Başka kimsenin sayfa 18'deki savunma ile ilgili problemi var mı? | Open Subtitles | ايّ شخص لديه مشكلة مع الحجّة في صفحة 18 ، منتصف الصفحة؟ |
| Arkadaşımın kızgınlığı için özür dilerim. Sinir problemi var da. | Open Subtitles | آسفة لتصرّف صديقي العدوانيّ، لديه مشكلة في احتواء الغضب. |
| Burada üzerinde olmayan ölü sorunu olan kişi odaklanabilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا أن نركز على الشخص الذي ليست لديه مشكلة مع الموت هنا ؟ |
| Burada Fred'le sorunu olan ve ona zarar vermek isteyecek biri var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك أي شخص هنا أن لديه مشكلة مع فريد، قد أراد أن يصب عليه مثل هذا؟ |
| Çok iyi bir adamdı ama ağrı kesicilerle ufak bir sorunu vardı. | Open Subtitles | حسنا، أعني، كان رجلا عظيما. فقط نوعا ما كانت لديه مشكلة صغيرة مع مسكنات الألم، في الغالب. |
| Başkasının eski bir cin emir alarak bir sorun var? | Open Subtitles | هل هناك أحد آخر لديه مشكلة بأخذ الأوامر من جنية سابقة ؟ |
| Şaibeli bir babası var alkol problemi olan. | Open Subtitles | لديه هذا الوالد الذي هو شخصية مظلمة الذي لديه مشكلة في الشرب. |
| Bakın, polisin bir derdi var. | TED | أترون، الشرطي لديه مشكلة. |
| Olimpiyat şampiyonu bile olabilirdim. Ama babamın küçük bir problemi vardı. | Open Subtitles | كان يمكن أن أكون البطل, لكن والدي كانت لديه مشكلة صغير |
| Hazır gelmişken bir dostumun bir sıkıntısı var. | Open Subtitles | وانأ هُنا ، صديقٌ لي لديه مشكلة هل هو انت؟ كلا انهُ صديقي كابريل من العمل |
| Başkalarının nasıl düşünmesi, hissetmesi gerektiğini bildiğini söylemek tam da çok büyük sorunları olan birinin yapacağı bir şey. | Open Subtitles | أن تُفكري بأنكِ تعرفين كيف يمكن لأشخاص الاخرين كيف يجب أن يفكروا ويشعروا هذا يبدوا كشخص لديه مشكلة كبيرة |
| Red Sox'un vurucusunun bir problemi varmış. | Open Subtitles | لقد اكتشفت أن رامى فريق الريد سوكس لديه مشكلة فى حاجبه |
| Burada "siktir" demekte sorun yaşayan biri var. | Open Subtitles | لدي شخص هنا لديه مشكلة في قول لعينة |
| Yaş 36, Biyoloji okumuş. Öfke sorunu varmış. | Open Subtitles | 36سنة، متخصص في علم الأحياء، لديه مشكلة في التحكّم بغضبه |