yani bir dahaki sefer, orada dur ve üzerini bantla işaretlediklerini gör. | Open Subtitles | لذا في المرة القادمة، قف هناك، تأكّد من أن تراهم وهم يزيلونها. |
yani bir daha başka birinin sabahını mahvetmeye karar verirseniz onlara bir iyilik yapın ve sadece hayır deyin. | Open Subtitles | لذا في المرة القادمة التي تريد فيها تضييع وقت أحدهم لما لا توفّر على كل شخص العناء وتقول لا |
yani bir sonraki ziyaretinde, amında birkaç gram kokainle gelecek. | Open Subtitles | لذا في المرة القادمة التي تأتي لزيارته، ستجلب مخدّرات لننتشي |
bu yüzden, bu arada masaja gideceğim ve Mandy ve Michaela ile buluşup, onların misafirperverliğinden faydalanarak buhar banyosu yapacağım. | Open Subtitles | لذا في الوقت الحالي سأذهب للنادي الصحي وأقابل ماندي وميكايل من المضيفة لنأخذ حمام بخار , هل ستاتي معي ؟ |
bu yüzden haftasonları, teknolojik aletlerin fişini çekmeye karar verdim. | Open Subtitles | لذا في عطل نهاية الاسبوع ، قررت أن أكون معزولة |
bu yüzden 1962'de yalnızca bunu yapmak için tarlalara geri döndüm. | Open Subtitles | لذا في عام 1962, أردت العودة للحقول لكي أفعل هذا وحسب |
O yüzden, belki de şunu düşünebilirsiniz bunu sizin için yapıyorum. | Open Subtitles | لذا في طريقة ما يمكنك القول أنا أقوم بهذا من أجلك |
O yüzden yataktan çıkalı çok olmadı. | Open Subtitles | لذا في الحقيقة لَستُ لمدة طويلة خارج السريرِ |
yani bir yandan, geldiğimiz yer gerçekten inanılmaz, ama gelecekte ne gibi kayalara çarpacağımızı kim bilebilir. | TED | لذا في جهة ما ، انه فقط من غير المعقول ان ماحصلنا عليه ولكن من يعلم ما هو نوع المعوقات التي سنجدها في المستقبل |
yani bir sonrakinde, bu kadar şanslı olmayabiliriz. | TED | لذا في المرة القادمة، قد لن نكون محظوظين جدا. |
yani bir şekilde, aynı odada bulundular. | Open Subtitles | لذا في وقتٍ ما، هم كَانوا كلتا في نفس الغرفةِ. |
yani bir hastalığın var ama bunu kanıtlamanın imkânı yok. Çok süper değil mi? | Open Subtitles | لذا في الأساس، لديكَ مرض، لكن لا سبيل لإثبات ذلك |
yani bir çeşit parola arıyoruz. | Open Subtitles | لذا في نهاية اليوم سنحاول معرفة كلمة المرور ، صحيح؟ |
Ön kapıdan onları geçiremezdim, odama götüremezdim bu yüzden lağımları inşa ederken kendim için de bir şey ekledim. | Open Subtitles | لم أستطع أن أدخلهن من البوابة الأمامية، ولم أتمكن من وضعهن في حجرتي، لذا في أثناء عملية بناء المجاري، |
bu yüzden açık denizlerde kalıcı bir yer yok. | TED | لذا في الواقع ليست موجودة دائماً في أعالي البحار |
bu yüzden kendi içinde malzeme ve araçları geniş bir yelpaze de kullanırım. | TED | لذا في إطار عملي, أستخدم مجموعة واسعة من المواد والأدوات. |
bu yüzden, bir sonraki beş yıl boyunca erkek olarak giyindim artık tek başına dışarıda bulunması yasak olan ablama eşlik edebilmek için, gizli bir okula. | TED | لذا في الخمس سنوات التالية لإحتلال طالبان لأفغانستان ، كنت ألبس كالأولاد لمرافقة أختي الكبيره التي لم يعد يسمح لها بالخروج وحدها ،كنت أرافقها لمدرسه سريه |
bu yüzden, bir daha ki sefere belli bir ürüne bakarken, ve size bunu almanızı öneren bir reklam varsa, bu sadece tipik bir sözcü olmayacaktır, | TED | لذا في المرة التالية التي تبحث فيها عن منتج معين، و هناك إعلان يقترح أن تشتريه، فإنه لن يتضمن متحدث عادي. |
Yokluğunu fark etmediniz mi? Hayır, sabah mesaisinde çalışır, O yüzden genelde bütün gün uyur. | Open Subtitles | كلا، هو يعمل في المناوبة الصباحية، لذا في العادة ينام طول النهار. |
Bununla birlikte, göğüs boşluğunda çok miktarda sıvı vardı, O yüzden şu anda, yakın zamanda kendi başına nefes alıp alamayacağını bilmemizin imkanı yok. | Open Subtitles | , لا توجد سوائل في الصدر , لذا في الوقت الحالي لا نعرف ان كان سيتنفس وحده ام لا قريباً |