Kazadan sonraki gece, onu görmeye gittim. Kapının önünde duruyordum. | Open Subtitles | ليله الحادث ذهبت لرؤيتها كنت فقط أقف على الباب أنتظر |
Senden hemen sonraydı, onu görmeye gidişim. Senin doğduğun eve. | Open Subtitles | كان ذهابى لرؤيتها من بعدك مباشرة للبيت الذى ولدت فيه |
Sık, sık onu görmeye gelen biri vardı. Bir Japon lokantasına balık satıyordu. | Open Subtitles | كان هنالك زبون يأتي لرؤيتها دائما, و يعمل كمزود للسمك في مطعم ياباني |
Saldırıdan sonra, tutuklanmadan önce onu görmek için hastaneye gitmişsiniz. | Open Subtitles | بعد الهجوم وقبل إلقاء القبض عليك ذهبت لرؤيتها في المستشفى. |
Onu tekrar görmek için güvenmem gereken tek şey bir yer ismi ve zamandı. | Open Subtitles | كل ما كان على هو الذهاب فى نفس المكان والزمان لرؤيتها مجددآ |
Benim endişem annenin sağlığıdır. Onu hemen görmem gerekiyor. | Open Subtitles | قلقي على صحة والدتك، أحتاج لرؤيتها فوراً |
Bu kadar güzel olduğunu bilseydim, seni daha önce ziyaret ederdim. | Open Subtitles | لو كنت أعلم كم هى جميله لكنت أتيت لرؤيتها منذ زمن بعيد |
Yani, adamın evden çıktığını duyduğumda, onu görmeye karar verdim. | Open Subtitles | لذا. عندما سمعت الرجل يغادر شقتها قررت أن أذهب لرؤيتها |
Yemek molamda onu görmeye gittim ve doktorum bana, göğüs kanseri olduğum için çok üzgün olduğunu söyledi. | TED | لذلك ذهبت لرؤيتها في استراحة الغداء، وقالت لي الطبيبة أنها تشعر بالأسف لإبلاغي بأنني مصابة بسرطان الثدي. |
Bence bir gün bir müzede sergilenecek dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek. | Open Subtitles | سوف تعلق فى متحف يوم ما و سيأتى الناس من جميع أرجاء العالم لرؤيتها |
Bence bir gün bir müzede sergilenecek ve dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek. | Open Subtitles | أعتقد أنها ستعلق فى متحف فى يوم ما و سيأتى الناس من جميع أنحاء العالم لرؤيتها |
O gece saat 8 gibi onu görmeye gittim. | Open Subtitles | لقد ذهبت لرؤيتها فى حوالى الساعة الثامنة |
Üç günün sonunda, dayanamadım ve onu görmeye gittim. | Open Subtitles | وبعد ثلاثة أيام، لم أستطع تحمل الأمر أكثر من ذلك وذهبت لرؤيتها |
Kore'de savaş kahramanı oldu ve annem resimleri görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | كان بطلاً أثناء الحرب الكورية وأمي تتحرى شوقاً لرؤيتها |
Tıpkı ihtiyatlı bir ev kadını gibi, ayrılacağım gün için... her şeyi hazır ettiğini görmek ferahlatıcı değil mi? | Open Subtitles | هو ليس مستريح لرؤيتها مثل ربة منزل متعفنة تجعل كل شئ مستعد لرحيل زوجها؟ |
Belki onu görmek için kaçtı. Whitney'den daha iyisi var mı? | Open Subtitles | ربما هربت لرؤيتها ويتني أفضل شخصية لإنتحالها |
bu onu tekrar görmem için iyi bir bahneydi. | Open Subtitles | لقد كان عذراً جيداً لرؤيتها ثانيةً لذا، اوسعني ضرباً |
Küçük bir kızken olduğu gibi bize ihtiyacı var. Onu hastanede ziyaret etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | تماماً كما كانت عندما كانت صغيرة علينا أن نذهب لرؤيتها في المشفى |
Elinden kaçtığından beri onu ilk görme girişimin miydi bu? | Open Subtitles | هل هذه اول محاولة لك لرؤيتها بعد ان هربت منك? |
Hayır, henüz değil, onu yarın sabah gidip göreceğim. | Open Subtitles | كـلا، لـيـس بـعـد. أنا ذاهب لرؤيتها غداً في الصباح |
Aslında, sokağın hemen aşağısında. Biliyor musun, onun yanına bir uğrayıp merhaba demelisin. | Open Subtitles | إنها تسكن في نفس الشارع , مارأيك أن تذهبي لرؤيتها |
O halde oyalanma. Gidip görmen gereken bir kız var. | Open Subtitles | الآن كفّ عن المماطلة، ثمّة فتاة يجب أن تذهب لرؤيتها. |
Bir kez ondan kurtulunca onu bir daha görmeyi istemem. | Open Subtitles | اتخلص منها خلال لحظة ولا اعود بحاجة لرؤيتها مجددآ |
Eliza bu sabah ziyaretime geldi, onu gördüğüme çok memnun oldum. | Open Subtitles | إليزا " جاءت تزورني هذا الصباح " وكنتُ سعيدة لرؤيتها هنا |
İçimdeki his iyi, gidip onu gör. | Open Subtitles | أشعر بالراحة هذه المرة. رجاءً إذهب لرؤيتها. |
Ama sen, bana söz vermek zorunda olacaksin, onu görünce bayilmiycan! | Open Subtitles | لكن عديني بألا تفقدي الوعي لرؤيتها |
Eğer bunu, bazı dairelerin, bazı siyah dairelerin, önünde duran bir küp olarak görüyorsanız, görmenin farklı bir yolu var. | TED | إذا كنت تراه كمكعب عائم أمام بعض الدوائر بعض الدوائر السوداء , هناك طريقة أخرى لرؤيتها |
Beni, onu şarkı söylerken izlemeye, ilk kez götürdüğün zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر المرة الأولى التي أخذتني لرؤيتها وهي تغني |
Bir gece haber vermeden otele onu ziyarete gittim. | Open Subtitles | ذات ليلة , ذهبت لرؤيتها من دونم أن تدري في الفندق الذي كانت تنزل فيه |