Hey, can sıkıcı şahsi yorumlar yapan bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الوحيد الذي يحق له ان يبدي ملاحظات شخصية مزعجة |
Geçen haftaki büyük çekilişten karlı çıkan tek kişi ben değilim. | Open Subtitles | لست الوحيد المتربح من جائزة الأسبوع الماضي. |
Bak, sadece ben değilim, arkadaşım chloe da planlarını bozdu. | Open Subtitles | حسناً، أنا لست الوحيد. صديقتي كلوي تخلت عن خططها أيضاً |
Benimle uğraşma oğlum, burada tek değilim. | Open Subtitles | لا تغظب مني يا فتى ! لست الوحيد الذي على المسرح. |
Evet, yalnız değilsin. | Open Subtitles | نعم , لست الوحيد الذي يحدث معه ذلك |
Burada en iyi olduğunu düşünen tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الوحيد هنا الذي يضن أنه يستطيع القضاء عليه |
Sanırım görüş bozukluğu olan tek ben değilim. | Open Subtitles | أظنني لست الوحيد الذي يعاني من مشاكل في البصر |
Kısa bir süre sonra bu konuda yalnız olmadığımı gördüm Meğer Düyna'nın %80 inden fazlası işlerinden zevk almıyor. | TED | وسرعان ما اكتشفت أنني لست الوحيد: فقد وجدت أن أكثر من 80% من الناس لا يستمتعون بالقيام بعملهم. |
Gerçek söylenmeli, şu sahilden taşınma olayında hangi tarafta olacağını merak eden yalnız ben değilim. | Open Subtitles | الحق يقال، أنا لست الوحيد الذي يتساءل عن موقفك في مسألة الانتقال من الشاطيء هذه. |
Tanrı'yla hata yapmaması gereken bir tek sen değilsin ya. | Open Subtitles | أنت لست الوحيد الذي يريد أن يصحح أمره مع الآله |
Biraz başkalarını da düşün sorunları olan tek sen değilsin. | Open Subtitles | فكّر في الآخرين أحيانا لست الوحيد ذو المشاكل |
Yaşamak isteyen bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | لست الوحيد الذي يريد البقاء على قيد الحياة. |
Ayrıca, burada dürüst olmayan tek kişi ben değilim. | Open Subtitles | أنا لست الوحيد هنا الذي لم يكن نزيها تماما |
İkimiz de mi biliyoruz? Düşünen tek kişi ben değilim ki. | Open Subtitles | كلانا يعرف بأنني لست الوحيد الذي يفكر في ذلك |
Görünüşe göre bu içerikten memnun olmayan sadece ben değilim. | Open Subtitles | على ما يبدو، أنا لست الوحيد الذي يهتم في محتوياته |
Çoğu kişi bunun gerçek olduğuna inanıyor. sadece ben değilim. | Open Subtitles | الكثير من الناس يعتقدون بأن هذا حقيقي، أنا لست الوحيد |
Ama ben tek değilim, bunu anlamak zorundasınız. | Open Subtitles | لم اسمع بكلمة من التوراة قبل قدومي هنا لكني لست الوحيد .... |
Bu konuda yalnız değilsin. | Open Subtitles | حسنا ، أنت لست الوحيد |
- Şöyle diyelim yakınını kaybetmiş tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | دعنا نقول أنّك لست الوحيد الذي فقد، شخصاً عزيز عليه |
Olmasa bile, birden bununla ilgilenen tek ben değilim. | Open Subtitles | خدعة أم لا لست الوحيد الذي يهتم بها فجأة |
Bir his bana yalnız olmadığımı söylüyor. | Open Subtitles | شيء ما ينبئني بأني لست الوحيد |
Ama buralardaki yaşamaya çalışan tek yalnız ben değilim. | Open Subtitles | ولكني لست الوحيد الذي يحاول الحصول على موطئ قدم في هذه الولاية |
En sevdiğim hastamsın, ama tek değilsin. | Open Subtitles | انت اظرف مرضايا ولكنك لست الوحيد هنا |
Araştırmalara göre, yalnız değilim. | TED | وبحسب الأبحاث؛ فإنني لست الوحيد في هذا. |
Tanrım. Eric, sadece ben değil. | Open Subtitles | أوه, إريك, أنا لست الوحيد الذي يتمنى ذلك. |
Anlaşılan dün gece şansı yaver giden tek ben değilmişim. | Open Subtitles | يبدو أني لست الوحيد الذي أصبحَ محظوظاً ليلة أمس |
Özel güçleri olan sadece ben değilmişim demek ki. | Open Subtitles | على ما يبدو بأنني لست الوحيد الذي يمتلك قوى خاصة |
Başlangıçta kutunun üstündeki sayıyla kapak renginin simetrik bir uyum içinde olması gerektiğini anladıysanız yalnız değilsiniz. | TED | إن افترضت في البداية أن القواعد توحي ضمنًا بنسقٍ متماثل بين رقم الصندوق ولون الغطاء، فأنت لست الوحيد. |