"لشخصٍ" - Traduction Arabe en Turc

• birine
• birinin
• birisine
• biri için
• birisi
• birini
• kişi
• biriyle
• birilerine
• kişiye
• kişilik
• adama
• insan
• birisiyle

Hayır, mesleki seçiminizi sorgulamıyorum, sizin gibi... birine bu parayı yakıştıran toplumu sorguluyorum.
كلاّ، كلاّ.. لم أقصد التشكيك في مهنتك أبداً بل أشكك بقيم المجتمع الذي يدفع لشخصٍ مثلك

Olan şey şu, bazen senin eşyanı başka birine veriyorlar ve o kişi onu sahipleniyor ve hiç bir sorun çıkmıyor, sen de çaresiz kalıyorsun.
ما يحدث غالباً أنهميعطونقطعةلك، لشخصٍ آخر ومن ثم يمتلكها ويتجوّلبها، ولا يبقى لديك ملجئ

Teşkilatta çalışırken bizi böyle açık eden birine ne yapardım biliyor musun?
عندما عملتُ في الوكالة, أتعلم ماذا كنتُ لأفعل لشخصٍ يفضحنا بمثل تلك الطريقة؟

Senin yaşındaki birinin bunu söylemesi inanılmaz olgunca bir şey.
وذلك بشكل لايصدق قولٌ راشد لشخصٍ في مثل عُمرك لقوله

Politikayı aşağılayan birisine göre bu işte pek fena görünmüyorsun.
أتعلمين، بالنسبة لشخصٍ يزدري السياسة، لا تبدين نصف سيئة فيه

Çirkin biri için pek sevimli.
ظريف بالنسبة لشخصٍ بشع. بشع بالنسبة لشخص ظريف.

Kural kuraldır. Hayvanlara zarar veren birisi size bunu yapar mıydı?
هل من الممكن لشخصٍ قد يؤذي الحيواناتِ أن يصنعَ لكَ هذه؟

Çünkü başka birini isterken, bunu yapmak doğru değil.
لأن هذا يبدو خاطئًا عندما تشتاقين أنت أيضًا لشخصٍ ما.

Bugün öğrenmesi gereken birine öğreten bir öğretmendin ama aynı zamanda şefkate ihtiyacı olan birine karşı da çok kabaydın.
اليوم، كنتِ أستاذةً لشخصٍ كان بحاجةٍ لأن يتعلّم لكنّكِ كنتِ كذلكَ قاسيةً على من كان بحاجةٍ لبعضِ التَّعاطف

Yeni bir yönetim şeklini benimsetebilecek, düzen ve kontrolü çabuk ve sorunsuz şekilde sağlayacak birine ihtiyaçları vardı.
إحتاجوا لشخصٍ ليهديَهُم لشكلٍ جديد للحكومة ويحقِقَ النظام ويُحكِمَ السيطرة بسلام.

Aslına bakarsanız Jacob'a kulak asmayı bırakıp başka birine kulak vermenin zamanı çoktan geldi.
في الواقع، ربّما حان الوقت للتوقّف عن الانصات إليه، و للبدءِ بالاستماع لشخصٍ آخر

Bugün seni kurtaran birine demek için kötü bir şey.
هذا أمر مروع أن تقوليه لشخصٍ أنقذكِ اليوم

O paralar muhtemelen geri isteyen birine ait, değil mi?
تنتمي هذه القطع النقدية لشخصٍ ما والذي يريد على الارجح إستعادتهم، أليس كذلك؟

Senin gibi biri, benim gibi birine hediye alıyorsa bir sebebi vardır.
حينما يقدم شخصٌ مثلك لشخصٍ مثلي هدية، فلا بد بأن هناك سبب لذلك

Aciz doğduğumuzdan dolayı belki 10 yaşına kadar birinin bize bakmasına ihtiyacımız var. Böylece beynimiz yemeğe doğru evrimleşiyor.
نولدُ لا حول ولا قوةً لنا نحتاجُ لشخصٍ آخر لرعايتنا حتى نبلغ ربما 10 أعوام، وبذلك تتطور أدمغتنا نحو التغذية.

Son günlerde her şey o kadar kötüydü ki karşıma birinin çıkmasını bekleyip duruyordum.
،الأمور أصبحت كئيبة مؤخراً ..وكنت ،أتطلّع لشخصٍ ما وها أنت ذا

Ve şimdi sanki, bir iki yüzyıl önce başka birisine yapılmış gibi geliyor.
و تبدو كأنها أنها جَرَت لشخصٍ آخَر منذُ قَرنٍ أو اثنين مَضَت

Uzun bir süre evsiz kalan biri için oldukça hoş bir mahalle.
حيّ جميل فعلاً بالنسبة لشخصٍ كان لاجئاً لفترة طويلة

Belki buralı olan birisi için tamam, ama ben...
حسناً, رُبّما لشخصٍ موطنه .. مِن هُنا, لكن أنا

Neyse, ücreti yüksektir ama senin orayı düzene sokacak birini ister dururdun hep.
على أي حال ، هي مكلفة و لكنك دائماً تتذمر حول حاجتكَ ، لشخصٍ ما يحسِّن مكانك بأسرع وقت لذا فكر حول ذلك

Aciliyet. Eğer bir şey bir kişi için önemliyse o iş aciliyet kazanır.
الإلحاح، ليس وكأنّي أؤيّده، لكن الأمور ملحّة حينما تكون الأمور مهمّة لشخصٍ ما.

Kilise tuvaletinde kafayı bulmuş biriyle konuşuyorsun.
أنتِ تتحدّثين لشخصٍ دخّن المخدّر بمرحاض كنيسة

Keşke birilerine bana yardım etmeleri için ödeme yapıyor olsaydım.
إلا إذا كنتُ أدفع لشخصٍ ما لمُساعدتي في هذا الشيء

Ancak insanlar bana, çocuklarını öldüren kişiye karşı nasıl iyi niyetli olabileceklerini soruyorlar.
ولكن يسألني الناس، كيف تعززُ النية الحسنة لشخصٍ قتل ابنك؟

kişilik açısından bakacak olursak, kısa zaman önce köpeğini kaybetmiş biri olarak ılıman bir eş duyum gösterdi.
من وجهة نظر شخصيّة، فقد أبدى تعاطف معقول لشخصٍ فقد كلبه للتو.

Bir adama nasıl hayallerini takip etmemesini söylersin ki?
كيف يمكنكِ أن تقولي لشخصٍ ألّا يتبعَ حلمه؟

Sadece kendini açıklamak isteyecekti. Kendisinin de aslında insan olduğunu ispat etmek istiyordu.
أراد أن يفسّر نفسه أراد أن يثبتَ لشخصٍ ما أنّه ما زال إنساناً

Hatırlamanıza asla izin verilmeyen birisiyle konuşmak imkansız.
من المستحيل أن تتحدّث لشخصٍ غير مسموح له أن يتذكّر.