Gerekli duyarlık miktarını sağlamak için pilotun uçakla birlikte inmesi gerekecek. | Open Subtitles | لضمان التفجير لابد من ان يهبط بها الطيار في المكان المحدد |
Uzaktan kumanda edilen araçların diğer gemilerden etkilenmemesini sağlamak için oldukça hızlı gidiyoruz. | TED | نذهب بسرعة كبيرة لضمان أن المركبات لن تتأثر بأي سفن أخرى. |
Kimsenin beni ve işimi takip etmediğinden emin olmak için kararlı adımlar atacağım. | Open Subtitles | بالأحرى اتخذت خطوات حاسمة لضمان بأن لا أحد يمكنه تتبعي أو تتبع عملي. |
Bir milyon dolar, beş milyar doları garantiye almak için çok değil. | Open Subtitles | أعتقد أن مليون دولار ليست كثيرة لضمان عدم خسارة 5 مليارات |
Ölenlere gelince, onları güvenli fakat aynı zamanda onurlu bir şekilde gömmeliyiz ki bu anlarda da herhangi bir hastalık bulaşması olmasın. | TED | و الذين قد ماتوا، علينا التأكد من دفنهم بطريقة آمنة، و لائقة بنفس الوقت لضمان عدم الإنتشار |
Açıklık, eşitliği sağlamanın en iyi yolu olarak görünüyor. Maaş saydamlığı buna yardımcı oluyor. | TED | يبقى الكشف عن الأجور الطريقة الأفضل لضمان النزاهة والعدالة. وتعمل شفافية الأجور على ذلك. |
Söyle bana, benim yazdıklarımı korumak için herhangi bir şey yaptın mı? Hayır. | Open Subtitles | أَخبريني، هَلْ سَبَقَ وفعلْت أيّ شئَ لضمان إخلاء سبيلي؟ |
Misilleme olmamasını garantilemenin tek yolu benim Roman'ı tek başıma öldürmem. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لضمان لا يوجد تدعيات يكون علي قتل الروماني وحدى |
Sloane'un dostluğunuzu garantilemek için Sydney'i rehin aldığına inanmamı mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تطلب منني الإعتقاد الذي سلون أخذ بنتك رهينة لضمان صداقتك؟ |
Yengeçler kum topaklarını, güvenli alana geri dönüş yolunu sağlama almak için dikkatlice yerleştiriyor. | Open Subtitles | تضع السرطانات كراتها الرملية بعناية فائقة لضمان ان هناك طريق سالك للعودة إلى الأمان. |
Örneğin, prenslere iktidarı ele geçirmek için gerekli tüm acımasızlıkları değerlendirip gelecekteki istikrarı sağlamak için tek bir hamlede yapmaları söylenir. | TED | على سبيل المثال، يطلب من الأمراء اعتبار جميع الأعمال الوحشية ضرورية للاستيلاء على السلطة، وإلزامهم بضربة واحدة لضمان الاستقرار في المستقبل. |
Polis teşkilatı sizin emniyetinizi sağlamak için her türlü önlemi alacaktır. | Open Subtitles | قسم الشرطةَ سَيَتّخذُ كُلّ الإجراءات المحتملة لضمان أمانِكَ. |
Sürecin güvenliğini sağlamak için her türlü önlem alınmıştır | Open Subtitles | لقد تم وضع الحراسة في أماكن معينة لضمان تأمين العملية |
Füze saldırısının başarısından emin olmamıza rağmen kuyrukluyıldızın uzak bir olasılıkla dünyaya çarpması halinde hayat tarzımızın devamını sağlamak ve yeni bir dünya inşa etmek üzere yeterli sayıda insanımızın hayatta kalmasını sağlamak için şimdiden bazı önlemler almakta yarar var. | Open Subtitles | وعلى الرغم من اننا واثقون من نجاح الهجوم الصاروخى يجب علينا إتخاذ خطوات تحذيرية لضمان إستمرار الحياة |
Hizmetimizin kalitesinden emin olmak için ölümünüz, eğitim amaçlı izlenecektir. | Open Subtitles | لضمان النوعية المستمرة من الخدمة موتك سوف نراقبه كنوع من الإختبار أو التدريب. |
Anladığıma göre vaftiz, bir şey olduğunda, çocukların cennete gitmesine emin olmak için yapılır. | Open Subtitles | ما أعرفه هو أن التعميد يكون لضمان دخول الطفل للجنة مهما يحدث |
İçimde yaptığımız pazarlığa uymayacakmışsın diye bir his olduğundan kendimi garantiye almak için ufak bir politika değişikliğine gittim. | Open Subtitles | هل تعلم ؟ عرفت بانك لن تتقيد بجزءك من الاتفاقيه لهذا اخذتها لضمان التنفيذ |
Uluslararası toplum güvenli bir barış çözümü arıyor. | Open Subtitles | المجتمعات الدولية تقوم بمحاولات لضمان قرار سِلمى |
Herkesin güvenliğini sağlamanın en emin yolu... senin işine devam etmen. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لضمان سلامة الجميع هى أن تكمل عملك |
Kelownalılar komşu ülklerden saldırı tehdidi altında olduklarını iddia ettiler, ve bu silahı sadece özgürlüklerini korumak için kullanacaklarını söylediler. | Open Subtitles | الكولونيين أدعوا أنهم تحت التهديد من الأمم المجاورة وأن السلاح سيستعمل فقط لضمان حريتهم |
Parayı garantilemenin tek yolu tatlım, becerilmeyi kabul etmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لضمان النتائج يا عزيزتي هي التوقيع على عقد المضاجعة |
ödevlerinizden 4 kopya istiyorum en üst seviyede öğrenmeyi garantilemek için | Open Subtitles | هل يمكنك ان تنسخ النص كله اربع مرات لضمان عناية عالية |
Düşüncelerime hâkim olan klanın geleceği ve o geleceği sağlama almak için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | بل مستقبل العشيرة التي تسيطر على أفكاري وسأبذل كل ما في وسعي لضمان ذلك المستقبل |
Altıda bir, ayrıca 10 gün içinde sondaja başlama garantisi veriyorum. | Open Subtitles | سدس، بالإضافة لضمان ببدء التنقيب خلال 10 أيّام |
Hayatta kalmamızı sağlayacak şey insanlar ve Traglar arasındaki savaşı engellemek değil. | Open Subtitles | افضل طريقة لضمان نجاتنا هي ابقاء الحرب بين التراكز والبشريين وعدم ايقافها |
Geleceğimizi güvence altına almak için gerektiğini düşündüğüm şeyi yapıyordum. | Open Subtitles | فعلت شيئا ينبغي القيام به لضمان المستقبل. |
Kazanmayı garanti etmek için bildiği tüm eski numaraları kullanacak. | Open Subtitles | و سيتخذم جميع أساليبه القديمه لضمان الفوز |
Şimdi gidip kaçışınızın farkedilmemesini sağlamam gerek. | Open Subtitles | سَأَذْهبُ الآن لضمان بأنّ هروبِكَ النهائيِ سَيَكُونُ غير مُكتَشَف |