Bu arada ben de yatağınızı yapayım. Dinlendikten sonra size güzel bir kakao hazırlayacağım. | Open Subtitles | بعد أن تستريح ، سنتناول فنجان لطيف من الكاكاو |
Aslında ben ona yardım edebilirim, bu da benim için güzel bir değişiklik olur. | Open Subtitles | الأمر هو ، يمكنني أن أساعدها ، و إنه لشعور لطيف من أجل التغيير. |
Aslında ben ona yardım edebilirim, bu da benim için güzel bir değişiklik olur. | Open Subtitles | الأمر هو ، يمكنني أن أساعدها و إنه لشعور لطيف من أجل التغيير |
Tatlım özür dilerim, berbat bir şakaydı ama artık nazik olacağım. | Open Subtitles | أنا متأسفة, لقد كانت خدعة سيئة. سأقوم بشيء لطيف من أجلكك. |
New Jersey'den çok hoş bir çocuk. Bir yıldır birlikteler. | Open Subtitles | فتى لطيف من نيوجيرسى لقد كانا معاً منذ عام |
Çok naziksin fakat kimseyi tehlikeye atmak istemiyorum. | Open Subtitles | ذلك أمر لطيف من قبلك، لكنّي لا أريد تعريض أيّ شخصٍ آخر للخطر. |
Eğer Haley için güzel bir şeyler yapmak istiyorsan... traş makinesi satın almayı deneyebilirsin. | Open Subtitles | تعرف, إذا أردت فعل شيء لطيف من أجل هايلي ربما عليك استخدام ماكينة الحلاقة |
Yanda güzel bir otel var odaya ihtiyacınız varsa. | Open Subtitles | هناك فندق لطيف من عند الباب الثاني إذا كنت في حاجة إلى غرفة |
Ve onun için güzel bir şey yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أستطيع إلتقاط أنفاسي ثانية وأردت القيام بأمرٍ لطيف من أجلها |
Ama belki bir dahakine onun için güzel bir şey yapmayı denemelisin. | Open Subtitles | ولكن لرُبما عليكِ في المرة القادمة أن تحاولي فِعل شيء لطيف من أجله |
Sana güzel bir fincan kakao yaptım. | Open Subtitles | سأقوم بأعداد كوب لطيف من الكاكاو |
Hadi onun için güzel bir şeyler yapalım. | Open Subtitles | ربما علينا فعل شيء لطيف من أجله. |
güzel bir yöntemdir. | Open Subtitles | تعني، مثل، رزين. ذلك a طريق لطيف من وضعه. |
- Onun için güzel bir şey yapmalıyız. | Open Subtitles | نحن يجب أن نفعل شيء لطيف من أجله |
güzel bir ayakkabı al. | Open Subtitles | احضر لها زوج لطيف من الأحذية حقاً؟ |
Sen tatlısın, tanıdığım en nazik insansın. | Open Subtitles | أنت أحلى, أكثر شخص لطيف من أي وقت مضى لقد من المعروف. |
Reynard'ın bir sürü kalbi yerinden çıkarması çok hoş. | Open Subtitles | أمر لطيف من رينارد أن يسحب الكثير من القلوب خارج الصدور |
Tatlım, çok naziksin, teşekkür ederim. | Open Subtitles | حبيبتي، هذا لطيف من أجلكِ أقدّر ذلك |