Azıcık tükürük. Bir parça tırnak. Hatta saç bile olurdu. | Open Subtitles | نقطة لعاب, أو ظفر منهم أو حتى القليل مِن الشعر |
Tyson'ın dairesini bastığımız sırada içtiği biradan alınan tükürük örneğini. | Open Subtitles | لعاب من بيرة كان يشربها عندما أمسكنا به في شقته |
Ve bir şey bırakacağım... Bu kadar yeter, doktor. Yargıç artık salya testi isteyecek. | Open Subtitles | هذا يكفى يا دكتور اٍن القاضى سيطلب اٍختبار لعاب |
Yarım yüz felci, geçici körlük, salya akıtma diş etleri kanamaları, ereksiyon problemleri kontrol edilemeyen yellenme. | Open Subtitles | شلل بالوجه ،عمى مؤقت ،سيلان لعاب نزيف فى اللثة ،اختلال وظيفى امتلاء البطن عن آخرها بالغازات |
Köpeğe yiyecek verince otomatikmen salyası akıyor, sonra zili çalıyorsunuz. | TED | إنه سهل، يسيلُ لعاب الكلب عندما تعطيه طعامًا، وتدق الجرس. |
Özellikle insan tükürüğü, vücudumuzdaki proteinleri ve hormonların bileşimine ayna tutar ve bazı kanserler, bulaşıcı ve otoimmün hastalıklar için erken uyarı sinyalleri verebilir. | TED | إن لعاب الإنسان على وجهٍ خاصٍ يعكس تركيبة بروتينات وهرمونات أجسادنا، وبمقدوره إصدار إنذار مبكّر عن إصابات سرطانية مؤكَـدة والأمراض المُعدية، وأمراض المناعة المكتسبة. |
Her şey Arnold'ın Birleşik Krallık Milli Sağlık Sigorta kurumunda bir tükürük örneği için küçük bir test kabına tükürmesiyle başladı. | TED | بدأت القصة حين طُلب منه إرسال عينة لعاب في صندوق عينات اللعاب هذا لمؤسسة التأمين الصحي الوطنية في المملكة المتحدة. |
tükürük testi var mı, öğren. | Open Subtitles | حاول أن تعرف ان كان لدينا له اختبار لعاب ربما هذا يساعد .. |
Kanla karışık tükürük olması, ağzında yara vardı demektir. | Open Subtitles | حسناً,دم مختلط مع لعاب يبدو كأنها إصابة بالفم |
Narkotik delillerini Valera'ya götürür müsün? Belki tükürük örneği bulmayı başarır. | Open Subtitles | سَتُدقّقُ وتَرى إذا فاليرا يُمْكِنُ أَنْ إسحبْ أيّ لعاب هذا دليلِ المخدراتِ؟ |
Kirli bezler, salya, sonra gaz çıkarırlar. | Open Subtitles | ماذا عن إستخدام الحفاضات الورقية و سيلان لعاب الطفل |
Bebek kusmuğu meni, e-coli bakteriler salya. | Open Subtitles | بصاق طفل , سائق منوي بكتيريا قولونية , لعاب |
Şunu dinle. Bir insanın hayatı boyunca 40 bin litre salya salgıladığını biliyor muydun? | Open Subtitles | حسناً عندي واحده ، هل تعلم أن ما ينتجه الأنسان من لعاب طوال حياته يصل إلى 10 ألاف جالون |
Ben çatıya çıkıp canavar salyası var mı diye bakayım. | Open Subtitles | أظن أن بإمكاني الخروج إلى السقف والبحث عن لعاب الوحش. |
Yarasa gübresiyle güvercin salyası ve bunları karıştırmak için katran. | Open Subtitles | لعاب حمامة مخلوط مع سماد من ذرق وطواط وقطران كمستحلب لن تقتل يا صديقي, |
Çoğunlukla kan ve şimdi öğrendiğime göre ayı salyası var. | Open Subtitles | إن غالبه من دماءه و ما أعرف أنه لعاب دب |
tükürüğü yok. Dudakları susuz toprak gibi çatlamış. | Open Subtitles | ، ليس لديها أي لعاب ، وانظر شفتيها متشققتين وجافتين |
Muhtemelen onu ısırmış bir hayvanın salyasıyla bulaşmış. | Open Subtitles | ومن المحتمل أنه قد انتقل عبر لعاب الحيوان الغير معروف الذي عضها |
Oğlunu tükürük örneği cesedin üzerindeki salyayla uyuşmadı. | Open Subtitles | عينات اللعاب التي على الضحية لا تطابق لعاب ولدك |
"...saçındaki ayı salyasını temizlemeyi." diyecektim ama çabanı takdir ediyorum. | Open Subtitles | كنت سأقول، "إزالة لعاب الدب من شعرك لكن أقدر مجهودك |
Takan kişi tükürüğünü bulaştırmış. | Open Subtitles | لأنه يحمل حمضك النووي عليه من إرتداه ترك خلفه لعاب |
Bildiğiniz gibi, Vampirizm korkunç bir virüs, yırtıcı hayvanların tükürüğünde bulunuyor. | Open Subtitles | فيروس بشع, يحمل في لعاب المفترسات . |
2 insanın tükürüğünün aynı olmaması gibi. | Open Subtitles | كما أنه لا لعاب شخصين متشابه |
Köpeğinin koltuklarımın üzerine salyalarını akıtmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يسيل لعاب ذلك الكلب على مقاعدي |
Saldırganın tükürüğüyle karışmış. | Open Subtitles | هذا الأسيد مختلط مع لعاب فم المهاجم |