Çevreme sordum ve bu ameliyat yapılabilecek şeyler arasındaki en ucuzu. | Open Subtitles | لقد سألت بالجوار وهذه العلمية هي أرخص شيء يمكنك القيام به |
Havacılık sektörünü sordum, ama daha yapısı hakkında karar vermemiş. | Open Subtitles | لقد سألت عن الطائرات. لكنه لم يقرر على شيء بعد. |
Kardeşine bir sorunu mu var diye sordum. Bana iyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد سألت ، بريدجيت ، هل هناك مشكلة معك وقالت أنك بخير |
Tamam, ben l've kendimi yüz kere bu aynı soruları sordu kabul. | Open Subtitles | حسناً ، أنا أعترف . لقد سألت نفسي الأسئلة ذاتها مئة مرة ، لكن لدينا الإجابات الآن |
Fısıldaşmayı bırakın, Hemen her soruyu da sordun evladım. | Open Subtitles | كف عن الهمس يا بني لقد سألت بما فيه الكفاية، أي سؤال هذا الآن |
soruşturdum. Silah tüccarlığı yaptığı söyleniyor. | Open Subtitles | غامض جداً ، لقد سألت عنه وهو يتعامل بشكل اساسي مع السلاح |
Gardiyanlardan birkaç kez, beni bir yetkiliyle ya da öyle biriyle görüştürmelerini istedim. | Open Subtitles | لقد سألت الحراس مرارًا من أجل أن يصطحبوني إلى الضابط أو شخص ما |
Yaşlı adam hakkında ne hissediyorsun? Bunu bu sabah kendime sordum. | Open Subtitles | إذن كيف تشعر حيال كبار السن؟ لقد سألت نفسي هذا الصباح |
Soruyu yasal olarak sordum ve bir yöntem talep ettim. | TED | لقد سألت السؤال بطريقة قانونية ومطلوبة. |
Bu soruyu bir beyin ölümü uzmanına sordum. Benim sorularıma cevap verme gafletine düşen Stephanie Mann'e. | TED | لقد سألت هذا السؤال لخبير في الموت الدماغي ستيفاني مان، الذي كان أحمق بما فيه الكفاية للرد على رسائلي الإلكترونية |
O, mitomanidir. Diğer çocuklara sordum. | Open Subtitles | أنه مريض بالتخاريف لقد سألت الأطفال الآخرين |
Sahil korumaya sordum. Bu gece dolunay olacak. | Open Subtitles | لقد سألت خفر السواحل وعلمت أن القمر سيكون بدراً الليلة |
Bunu birçok adama sordum. Ne dediler biliyor musunuz? | Open Subtitles | لقد سألت هذا السؤال رجال آخرين فهل تعلم بم أجابوا دائماً؟ |
Ondan imza almaya giden birine sordum. | Open Subtitles | لقد سألت أحد الأشخاص تقدم اليها لتوقع له أوتوجراف |
- Dally, ailemin beni sorup sormadığını sordum. - Hayır, seni sormadılar. | Open Subtitles | دالاس, لقد سألت ان كانا والديّ سألوا عني |
Kesinlikle Yüzbaşı Doğu'da bulunmuştu bende ona sordum. | Open Subtitles | و هذا ما اخبرتهم به يا سيدي لقد سألت النقيب عن هذا |
Planların nedir, diye sordu ve sorar sormaz pişman oldu. | Open Subtitles | ما هى مشاريعك ؟ لقد سألت و ندمت على هذا فوراً |
Andrei'ye hamile olsa, yine de kendisiyle evlenir miydi, diye sordu. | Open Subtitles | لقد سألت أندريه ما إذا كان سيتزوجها إن كانت حبلى. |
Karşılığında kişisel hirbirşey önermeden kişisel bir soru sordun. | Open Subtitles | هل رأيت ما قمت به للتو, أيتها العظام؟ لقد سألت سؤلاً شخصياً بدون أن تقدمي أي شيء شخصي عن نفسك بالمقابل |
Senin, bıçaklı, sahte bankacıyı ülkeye kimin getirdiğini soruşturdum bende. | Open Subtitles | إذن.. لقد سألت عمن قد يكون أدخل حامل السكاكين والمصرفي الوهمي ذاك للبلد |
Ponyboy... Hemşireden bu kitabı sana vermesini istedim ki, bitirebilesin. | Open Subtitles | بوني بوي, لقد سألت الممرضة لتعطيك تلك الكتب |
Gemi hakkında bütün o teknik soruları sormuştun ve ben sana biraz sert davrandım. | Open Subtitles | لقد سألت كل تلك الأسئله الفنيه عن السفينه وكنت حاداً قليلاً معك |
- Senin hakkında bir araştırma yaptım, Bobby. - İnsanlar senin yumuşak olduğunu söylüyor. - Onlar bunu yüzüme söyleyecek kadar adam değiller. | Open Subtitles | لقد سألت عنك يا (بوبي) أنت محتال و نوعاً ما مراوغ |