Annemin mezarına çiçek götürmeme izin verdi, hem de beleşe. | Open Subtitles | لقد سمح لي بأخذ الزهور لوضعها على قبر والدتي بالمجان |
Onu uzun süre fotoğraflamama izin verdi, ve yüzünü ışığa bile döndü sanki onu daha iyi görmemi istiyormuş gibi. | TED | لقد سمح لي بتصويره لوقت طويل نسبياً، وحتى أنه قام بتدوير رأسه تجاه الضوء، كما لو أنه أراد أن أراه بصورة أفضل. |
Jaguar'ını kullanmamız izin verdi. Joey 12 sokak, ben 15 sokak boyunca sürdüm. | Open Subtitles | لقد سمح لنا بقياده العربه جوى 12 شارع وانا 15 |
Basina bunun gelmesine göz yumdu. | Open Subtitles | لقد سمح بحدوث هذا لكِ. |
Bu onun evi... O benim arkadaşım. Sana ve bana burda kalmamıza izin veriyor. | Open Subtitles | هذا منزله و هو صديقي لقد سمح لنا أن نعيش هنا |
Bu mağara aslanı betimlemesi bir bilinmeyene ışık tutmamıza olanak sağladı. | Open Subtitles | وهذا يمثل أسود الكهوف لقد سمح لنا بتسليط الضوء على اللغز |
Böldüğüm için üzgünüm. Ben federal bir memurum. Adamlarınız içeri aldı. | Open Subtitles | أعتذر على مقاطعتك أنا مأمور فيدرالي لقد سمح رجالك بدخولي |
Oğlanların gitmesine izin vermiş, ama kızları içeride, yanında tutmuş. | Open Subtitles | لقد سمح للأولاد بالرحيل، لكنه احتفظ بالفتيات بالداخل معه. |
Derslere gitmem için erken çıkmama izin verirdi. | Open Subtitles | لقد سمح لي بالمُغادرة مُبكراً لأحضر الفصول. هنالك كنتُ عندما اتّصلتم بي. |
İngiltere Piskoposu, kiliseden bir büyücünün alınmasına izin verdi. | Open Subtitles | لقد سمح أسقف انجلترا بالقبض على موسيقى أثناء وجوده فى الكنيسة |
Raynard delikanlı adamdı, Babam... bizi sekizinci kez kovduğunda onunla takılmamıza izin verdi. | Open Subtitles | رينارد كان ممتعا جدا لقد سمح لنا بالمكوث عنده بعدأن طردنا أبونا للمرة الثامنة |
Bak tatlım, adam işbirliği içerisindeydi. Kendi rızasıyla olay yeri inceleme ekibinin dairesini araştırmasına izin verdi. | Open Subtitles | إسمعي يا عزيزتي، لقد تعاون معنا لقد سمح طوعاً لوحدة الجرائم بدخول شقتهم. |
Daha önce geçtim, geçmeme izin verdi. | Open Subtitles | لقد عبرته مسبقاً. و لقد سمح ليّ بالمرور. |
Araziyi kullanmamıza izin verdi. Derslerin parasını o öderdi. | Open Subtitles | لقد سمح لنا بإستخدام أرضه و ماله من أجل الدروس للتدريب. |
Birinin vücudunu bozmasına izin verdi, onun için suç işlemeni istedi, sonra da seni tek başına ölüme terk etti. | Open Subtitles | لقد سمح لشخص بتشويه جسدك وطلب منك ارتكاب جريمة لأجله ثم تركك وحدك لتموتي |
- Sürücüyü indirmemize izin verdi. | Open Subtitles | لقد سمح لنا باخراج السائق نوروود |
Başına bunun gelmesine göz yumdu. | Open Subtitles | لقد سمح بحدوث هذا لكِ. |
Burası da onun evi. O benim arkadaşım. Sen ve Luckman'ın burada kalmasına izin veriyor. | Open Subtitles | هذا منزله و هو صديقي لقد سمح لنا أن نعيش هنا |
Ve bunu yapmamıza sadece bizden başka kimsenin bilmediği sürece izin veriyor. | Open Subtitles | و لقد سمح لنا بالاستمرار طالما لا أحد يعلم بعملنا خارج هذه الغرفة |
Unuttuğum şeyleri hatırlamamı sağladı. | Open Subtitles | لقد سمح لي أن نتذكر الأشياء التي كنت نسيتها |
Sürpriz için üzgünüm, Kapıcı beni içeri aldı. | Open Subtitles | آسف على مفاجئتك لقد سمح لي البواب بالدخول |
Hastaymış. Kendisi iyileşirken, bu iki aktrisin evinde kalmasına izin vermiş. | Open Subtitles | لقد سمح لهاتين الممثلتان بالبقاء في منزله بينما هو يتعافى |
Bedeninin zayıf olmasına izin verirdi. | Open Subtitles | لقد سمح لجسده بأن يصبح ضعيفاً |