Ama şu karadul durumunu göz önünde bulundurursak çocuk bu dünyada veresiye yaşıyordu zaten. | Open Subtitles | لكن بإعتبار حالة الحداد التي تعيشينها، لقد كان يعيش في الوقت الضائع على أي حال. |
Bizimle yaşıyordu ve çok yakınlardı. | Open Subtitles | أعني, لقد كان يعيش معنا كنا قريبين جدًا من بعضنا |
Pansiyonun hemen bitişiğinde yaşıyordu ve uğrayıp Bert'in mikroskobuna bakardı. | Open Subtitles | لقد كان يعيش بجوار المنزل الداخلى و قد اعتاد أن يأتى "لكى ينظر فى مجهر " بيرت |
Babası onu çağırdığında ve Artemisia'dan, onun kar marjının yüksekliğinden bahsettiğinde, aslında Kibera varoşlarında yaşıyormuş. | TED | لقد كان يعيش في أحياء كيبيرا الفقيرة عندما أستدعاه والده وأخبره عن الأرطماسيا والقيمة المضافة المحتملة. |
Ailesi birkaç yıl önce öldüğünden beri yalnız yaşıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يعيش بمفرده منذ أن توفى والديه منذ أعوام قليلة |
Boş bir binada yaşıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يعيش في بناية غير آمنة |
Küçük parlak ve sıcak bir kasabada yaşadı. | Open Subtitles | لقد كان يعيش في مدينة صغيرة دافئة و منيرة |
Şey, sadece kendisi için yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعيش وراء أفكاره و وسائله |
Evet, Ana adında bir kadınla yaşıyordu. | Open Subtitles | نعم ، لقد كان يعيش مع امرأة تسمى آنّـا. |
Orada yaşıyordu. | Open Subtitles | بصمات مايك عليها كلها - لقد كان يعيش هناك - |
Sokaklarda dileniyordu. Özgürce yaşıyordu işte. | Open Subtitles | اعنى, لقد كان يعيش فى الشارع متسولا |
Brooklyn'de bir yerlerde yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعيش في مكان ما في بروكلين |
5 yıldır "Charlize Broil" olarak yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعيش كـ "تشارليز برويل" لخَمسِ سنوات |
- Lily'nin kalesinde yaşıyormuş! | Open Subtitles | "لقد كان يعيش في قلعة "ليلي ماذا ؟ |
Orada yaşıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يعيش هناك. |
Bunu daha önce de yaşadı. Burası babası ile beraber yaşadığı yer. | Open Subtitles | لقد خاض ذلك فعلاً، لقد كان يعيش هنا مع والده. |
O benim içimde yaşadı. | Open Subtitles | لقد كان يعيش داخلي |