Benimle konuşmak istediniz, efendim belki de benim Söyleyecek bir şeyim olmadığını düşündünüz. | Open Subtitles | لقد طلبت التحدث لى ياسيدى ربما لأنك تعتقد أنه ليس لدى شيئاً لقوله |
Sandığınızdan daha önce diyeceksiniz çünkü benim Söyleyecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | والذي ستقولينه أبكر مما تظنين لأنه ليس لدي اي شيء لقوله |
O zaman Söylenecek başka bir şey kalmadı, öyle mi? | Open Subtitles | حسنا اعتقد بانه لايوجد شيء اخر لقوله هل هناك شيء؟ |
Mahkeme kararını sunmadan önce söylemek istediğiniz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك اي شيء لقوله قبل ان تعيد المحكمة قراءة اقوالك |
İnşallah söylemeye geldiğin şey önemlidir. | Open Subtitles | أي كان ما جئت لقوله من الأفضل أن يكون مهماً |
Tamam, söyleyeceğin ne ise, ben hep yanındayım. söyleyeceğin ne ise, sorun olmayacak. | Open Subtitles | حسناً, أية شيء لديكِ لقوله, انا هنا من أجلكِ, سيكون الأمر على ما يرام. |
rezillik ile ilgili bir şey Söyleyecek misiniz? Leydi Wilde... | Open Subtitles | هل لديك اي شيء لقوله عن عار ولدك يا سيدة وايلد ؟ |
Üniversiteye gitmeyen çocuğun Söyleyecek iyi bir şeyi de yoktur. | Open Subtitles | ليس عند الولد الذى لم يذهب للكلية أى شئ مهم لقوله |
Bak, bu zaman kaybı. Söyleyecek hiç bir şeyim yok. | Open Subtitles | أنظر , هذا إضاعة للوقت لايوجد لدي شيء لقوله |
Saçma göründüğünü biliyorum ama Söyleyecek başka kimsem yok. | Open Subtitles | أعرف كم تلك الأصوات. أنا ليس لي واحد ما عدا ذلك لقوله إلى. |
Bire karşı yüzlerce kişi olduğu için Söyleyecek birşey yoktu. | Open Subtitles | حسناً ، لم يكن لدينا أيّ شئ لقوله فالمسألة كانت كما لو أنهم مئات إلى واحد |
Söyleyecek bir şeyleri olmasa bile, çocuklarını dinlemeye hazır olmalısın. | Open Subtitles | يجب ان تكون مستعداً للإنصات الى اولادك, حتى إن لم يكن عندهم شىء لقوله. |
Söylenecek çok fazla şey var, ama ben şu sözcüklerden başka sözcük bulamıyorum | Open Subtitles | هناك الكثير لقوله لا أستطيع أن أجد الكلمات باستثناء هذه |
Söylenecek pek bir şey yok. | Open Subtitles | لقد نسيت ما قلته لي لم يكن هناك الكثير لقوله |
Diğer insanlarla görüşmek istediğini söylemek zor olmasa gerek değil mi? | Open Subtitles | هنالك شئ واحد لقوله هو انك تريدين رؤية أُناس اخرين اتفقنا؟ |
Carol, söylemek benim de dudaklarımı acıtıyor ama başka çaremiz yok. | Open Subtitles | كارول , هذا يولم شفتي لقوله ولكن ليس لدينا حل آخر |
Bir sahtelik sezersem, önceden söylemeye cesaret edemediğin bir şey bulmazsan,.. | Open Subtitles | لكن إن رأيتُ جبناً إن لم تجد شيئاً لم تكن لديكَ الشجاعه لقوله من قبل |
Üç yıldan beri ilk defa görüşüyoruz ve bana bütün söyleyeceğin bunlar mı? | Open Subtitles | لم نلتقي ببعضنا منذ ثلاث سنوات وهذا ما جئتي لقوله لي؟ |
söylemem gereken şeyi sana nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. | Open Subtitles | أحاول أن أعرف كيف يمكنني أن أقول ما أحتاج لقوله لك |
Senin yaşındaki birinin bunu söylemesi inanılmaz olgunca bir şey. | Open Subtitles | وذلك بشكل لايصدق قولٌ راشد لشخصٍ في مثل عُمرك لقوله |
Belki bunu söylemek için üç sene geciktim ama yine de söyleyeceğim. | Open Subtitles | وقد تأخّرت 3 أعوام لإخبارك بهذا ولكن أفضل من لا شيء أنا بحاجة لقوله |
söylemen gerekeni söyle, ve lütfen beni yalnız bırak. | Open Subtitles | قولى ما أتيت لقوله و أرجو أن تتركينى و شأنى |
Evet, ve seni tatmin edecek şekilde bunu cevaplamaya çalışacağım ama sana Anlatacak çok fazla şey var ve anlatmak içinde çok az zaman. | Open Subtitles | نعم وساحاول الاجابه ارضاءا لك ولكن هنالك الكثير لقوله ووقت قليل لفعل ذلك |
Bu kulaklıklar için söylenebilecek cezbedici hiç bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التفكير بأي شئ شيق لقوله حيال السماعات |
Keşke size söyleyebileceğim başka şeyler olsaydı. | Open Subtitles | اتمنى لو كان لدي شى أكثر لقوله يا رفاق. |
Söylemene gerek yok. Biliyorum. | Open Subtitles | لستِ بحاجة لقوله ، أنا أعلم |
Bu onu söylemenin daha uygun bir yoludur. Yoksa kıçına tokadı yersin. | Open Subtitles | ــ هذه الطريقة الصحيحة لقوله وإلا ضُربنا |