İşte kafatasındaki mermi yaralarının nasıl yeniden yapılandırılacağına dair çizimim. | Open Subtitles | ها هي مراجعي لكيفية إعادة تشكيل طلقة نارية إلى الجمجمة |
Güvenlik sisteminin iyi çalıştığına dair daha güzel bir gösteri göremezdin. | Open Subtitles | أنتِ لا تستطيعين الحصول على مظهر جيد لكيفية أن الامن جيد |
İki hafta düşünmek yalanımı nasıl devam ettireceğime dair bir fikir vermedi maalesef. | Open Subtitles | أخشى أن قرابة إسبوعين من التفكير لمْ تمنحني أي حلاً لكيفية إكمال خدعتي. |
Şimdi size bir futbol maçından bir kare göstererek sosyal beyinlerinizin nasıl çalıştığına dair iki noktayı açıklayacağım. | TED | أودّ أن أريكم صورة لمباراة كرة قدم لأوضّح جانبين لكيفية عمل دماغك الإجتماعي. |
Diğer tüm asırlar bir nevi alıştırmaydı ve bu şimdi nasıl yaşadığımızın bir şablonunu ortaya koyuyor. | TED | كل القرون الأخرى كانت كتدريب، وهذا يضع مخططا لكيفية عيشنا. |
Bunun aslında nasıl olduğuna dair pek çok özgül hikâye bulunmaktadır. | TED | هناك بالتحديد العديد من القصص لكيفية حدوث ذلك فعلا. |
Üç; bu insanların nasıl eğitileceği ve becerilerinin artırılacağına dair plan. | TED | ثالثا: خطة لكيفية تعليمهم ورفع مهاراتهم. |
İşte bu evrenin görebildiklerimizden fazla boyutu olmasına dair bir açıklama. | TED | هذا شرح لكيفية أن الكون قد يحتوي على أبعاد إضافية أكثر مما نراه. |
90'lardaki Eric Kandel'in çalışmalarıyla beraber Milner'in bulguları, bize takviye sürecinin nasıl işlediğine dair mevcut modeli sunmuştur. | TED | نتائج ملنر، بالإضافة لعمل لإريك كاندل في التسعينات، أعطتنا نموذجنا الحالي لكيفية حدوث عملية الترسيخ هذه. |
Amacımız, bir şeyler üretmeye dair buradan giderken, geldikleri vakte kıyasla daha bilinçli olmalarını ve eğlenirken de bir şeylerin çözülebileceğinin farkına varmalarını sağlamak. | TED | هدفنا هو التأكد من أنهم سيغادروا مع إحساس أفضل لكيفية صنع الأشياء عن وقت وصولهم والتصديق الداخلي العميق بأنه يمكنك معرفة الأشياء المحيطة بالتدرب |
İknaya bilfiil nasıl etki edeceğine dair iyi bir örnek vereyim. | TED | سأعطيكم مثالا جيدا لكيفية تأثيرها في الإقناع. |
Dünyanın dört köşesinden insanların nasıl ince ayar yaptığına dair çılgın örnekler var. | TED | وهناك نماذج مجنونة من كل أنحاء العالم لكيفية ضبط الناس للنظام. |
Nasıl cevap vereceğine dair bilgiler... Lecter'ın yırttığı parçada olmalı. | Open Subtitles | التعليمات الموضحة لكيفية الإجابة هي في الغالب الجزء الذي مزقه لكتر |
Düş kırıklığına uğrayan Wegener plakaların nasıl hareket ettiğine dair şüphecileri ikna edecek hiçbir açıklama, hiçbir kanıt sunamadı. | Open Subtitles | كان ڤيجنر محبطاً لإنه لم يأت بتفسير لكيفية حركة هذه الكتل لا يوجد دليل كاف لإقناع هؤلاء المتشككين |
Onu nasıl ikna edeceğime dair bir fikrim var ancak pek ahlaki değil. | Open Subtitles | لدي فكرة لكيفية إقناعه ولكنّها من النوع غير الأخلاقي |
Evet, sorun bu, hastanın duymadığı bir dili nasıl konuştuğuna dair mantıklı bir açıklamamız olmaması değil. | Open Subtitles | نعم تلك هي المشكلة ليس انه ليس لدينا تفسير منطقي لكيفية قيام المريض بالتحدث بلغة |
Eminim parayı nereden bulduğuna dair çok mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | وأنا متأكد من أنّه لديه تفسير ممتاز لكيفية حصوله عليها |
Güzel, çünkü ideal hayatın nasıl olması gerektiğine dair en ufak bir fikrim yok. | Open Subtitles | جيد , لأنِ ليس لدى مفتاح لكيفية عيش الحياة |
Ağlar. Macintosh ortaya çıktığı zaman ağlar hiç yoktu bile. Ve bu bizim bilgisayarlarla nasıl yaşadığımızın en belirgin göstergesi oldu. | TED | الشبكات، لم يكن لدينا شبكات بتاتاً في الوقت الذي قُدّم فيه الماكنتوش. وأصبح ذلك أبرز جانب على الإطلاق لكيفية تعايشنا مع الحواسيب. |