"للبكاء" - Traduction Arabe en Turc

    • ağlamaya
        
    • ağlamak
        
    • ağlayacak
        
    • Ağlamana
        
    • aşkına
        
    • Ağlamanın
        
    • ağla
        
    • Ağlanacak
        
    • ağlama
        
    • ağlatır
        
    • Ağlaman
        
    • zırlıyorsun
        
    Bebekler ağlama numarası yaparlar, kimin geldiğini görmek için susar ve beklerler ve sonra tekrar ağlamaya başlarlar. TED حسنا سيقوم الاطفال ببكاء مصطنع، يتوقفون، في انتظار رؤية من الذي سيأتي ومن ثم يعودون للبكاء.
    Orada bulunmak... onun göğüslerine yaslanmak, ve ağlamaya hazır olmak. Open Subtitles كوني هناك .. مضغوطاً بقوه في صدره مستعد للبكاء
    Kadınlar da kendilerini berbat hissederler ve ağlamak için tuvalete giderler. . Open Subtitles و المرأة تشعر بالسوء حيال نفسها و فقط تذهب للبكاء في الحمام
    Konuşacak ya da omzunda ağlayacak birine ihtiyaç duyarsan yanında olmak istiyorum. Open Subtitles أنا صديقكِ ولو أردتِ شخصاً للتحدث معه أو أردتِ كتفاً للبكاء عليه أنا أريد أن أكون موجود من أجلكِ
    - Hayır, hayır, hayır, hayır. - Dur, Ağlamana gerek yok. - Hayır, hayır! Open Subtitles لا لا توقفي لاحاجة للبكاء لابأس نحن هنا من أجلك
    Polisleri çağırmadan evine git, evlat. Yarın okul günü, tanrı aşkına. Open Subtitles إذهب الى المنزل، يا طفل ، قَبْلَ أَنْ أتصل بالشرطة إنها مدرسه ليليه للبكاء بدون صوت
    - Ağlamanın anlamı yok. - Ağlamamalısın. Open Subtitles ليس هناك سبب للبكاء يا صاحبي لا يجب عليك أن تبكي
    Plakamı da aldım, o yüzden git turtaların içinde ağla! Open Subtitles لقد أعجبني ذلك ..حسنٌ، لقد حصلت على لوحتي الخاصة لذا، اذهبِ للبكاء على فطيرتكِ
    Fırçalarım düştü yani, Ağlanacak şey değil ki bu. Open Subtitles فرشاتي وقعت للتو. لستُ في حاجة للبكاء.
    Ve Ian neredeyse ağlamaya başlayacaktı. onlar da bize izin verdiler. Open Subtitles وإيان بدا وكأنه مستعدّ للبكاء ولذا قالوا حسناً
    Pekala, el ele tutuşup ağlamaya hazır olalım, ...çünkü kendimi çok fena hamile hissediyorum. Open Subtitles حسناً, ليمسك الجميع بيدي و استعدوا للبكاء لأني اشعر حامل جداً.
    Korkarım buraya ölmeye değil, ağlamaya geldim. Open Subtitles لا تخافي, انا لم آاتي للموت ولكن للبكاء
    Yani, sen ağlamak için ormana girmeseydin bu şeyi hiç bulmazdım. Open Subtitles حسنا, لم أكن أبدا لأجدها, إن لم تذهبي للبكاء في الغابة
    Aslında, ağlamak için bir sürü nedeni var. Open Subtitles اتعلم, انه لا يبدوا وكأن ليس لديه الكثير من الاسباب للبكاء
    Sadece dökülen sütün arkasından ağlamak için bir neden yok demiyoruz dökülen şarabın arkasından da ağlamak için bir neden yok diyoruz. Open Subtitles انتظر، انتظر، انتظر، انتظر. ليس فقط لأنه لايوجد سبب للبكاء علي اللبن المسكوب، لايوجد سبب للبكاء علي النبيذ المسكوب.
    O birini seçer seçmez, ağlayacak bir omuz arayan 100 tane depresif kız olacak. Open Subtitles حالما يختار واحدة سيكون هناك 100 بنت مكتئبة تبحث عن كتف للبكاء عليه
    Keşler ölüp gider işte dostum. O pislik için ağlayacak değilim. Open Subtitles اوه، بائعة المخدرات ماتت، يارجل لا يوجد سبب للبكاء عليها
    Kanka, etraf ağlayacak omuz arayan bir sürü savunmasız taş hatunla dolu. Open Subtitles هنالك فتيات في كل المكان يبحثون عن شخص للبكاء عنده
    Sorun yok bebeğim benim. Ağlamana gerek yok. Open Subtitles .لا عليك يا عزيزي ليس هناك حاجة للبكاء
    Hayır ileri zeka, sunucunun koltuğuna otur Tanrı aşkına. Open Subtitles لا يا عبقري إجلس في كرسي المضيف للبكاء في الكأس
    "Geniş bir Hayal Gücün Var veya Ağlamanın 400.000 yolu." TED "لديك خيال واسع أو 400,000 طريقة للبكاء"
    Çalışkan Kız olmayı bırakmak beni her zaman ağlatır. Open Subtitles لحظات نهاية العمل دائمًا تدفعني للبكاء دائمًا
    Ağlaman için bolca zamanın olacak, ama şimdi iki arkadaşın dans etme zamanı. Open Subtitles وسيكون هٌناك وقت وافر للبكاء 000 لكن الآن وقت الرقص لصديقان
    Ne zaman bir satış yapsam Paula'ya koşup zırlıyorsun. Open Subtitles في كل مرة أتم صفقة, تذهب إلى (بولا) للبكاء عندها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus