değişim getirme potansiyeli tahmin edebileceğimizden çok daha büyük dalgalar yaratan etki ânı. | Open Subtitles | لحظات الصدمات تحدث إحتمالات للتغيير كنتيجه لإنعكاساتها المتعدده بشكل يفوق ما قد نتوقعه |
Sonra hayatımda bir değişiklik oldu ve LIFE'a başvurmaya karar verdim. | Open Subtitles | وبعد ذلك اضطررت للتغيير وبعدها قررت التقدم للعمل في مجلة لايف |
Gerçekten kötü bir ülke değil. Sadece bir değişikliğe hazırım. | Open Subtitles | إنها ليست بالبلد السيئة حقا، ولكنني مستعد للتغيير |
İnternet, neredeyse 20 yıldan beri halka açık. Ve halen değişmeye devam ediyor. Medya da, gitgide toplumsallaşıyor. | TED | لقرابة 20 سنة الآن وهي مازالت تتغير كلما يضل الإعلام إجتماعياً أكثر هو مازال نموذج للتغيير |
Bazı şeylerin değişmesi gerek ve ben bundan vazgeçmeyeceğim. | Open Subtitles | بعض الأشياء تحتاج للتغيير .وأنا لن أتوقف عن محاولة تغييرها |
Biliyorum, çok aşikar, ama değişimin en güçlü sembolü olan Gandhi ile bitirmeliyim. | TED | أنا أعلم أنه واضح, لكن يجب أن أختم مع أقوى مثال للتغيير, غاندي. |
değişime bu kadar dirençli olmasaydık muhtemelen bugün burada olamazdık. | TED | لم نكن لنوجد اليوم هنا لو لم نكن مقاومين للتغيير. |
Arada bir değişim gelip kafama vuracak ki, değişime ayak uydurayım. | Open Subtitles | أعلم أني أحتاج للتغيير لأمضي و أضربني على مؤخرتي لتدفعني للمضي |
değişim için kışkırtan popüler hareketler önceden belirlenebilir ve fikirleri, kritik bir kitleyi elde etmeden önce liderleri ortadan kaldırılabilir. | TED | الحركات الشعبية الثائرة للتغيير يمكن أن تكشف مبكرا، ويتم القضاء على قادتها قبل أن تحقق أفكارها المطلوبة. |
21. yüzyılda hackerlar olağanüstü bir değişim gücünü simgeliyor. | TED | إنهم يمثلون قوة هائلة للتغيير في القرن الحادي والعشرين. |
Bu fotoğraflardan görebileceğiniz gibi, pozitif bir değişiklik için grafik tasarımın gücü ve potansiyeli inkar edilemez. | TED | كما يمكنكم أن تروا في هذه الصور، فإن قوة وقدرة التصميم الجرافيكي كوسيلة للتغيير الإيجابي كبيرة بلا شك. |
Ama bu gece, değişiklik olsun diye dizginler senin elinde olacak ve sürücü koltuğunda oturacaksın. | Open Subtitles | ولكن الليلى للتغيير سوف نعالج تلك الأزمة أجلس فى مقعد السائق أيضاً |
değişiklik olsun diye birini dinlersen... seni bekleyen güzel şeyler olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | اذا استمعت لشخص ما للتغيير سوف تدركين مدى اندفاعك |
Biliyorsun hayatımda değişikliğe ihtiyacım var. Sadece bir kız arkadaşım olamaz. | Open Subtitles | تعلم, أنا بحاجه للتغيير فى حياتى لا يمكننى الحصول على فتاة واحدة فقط |
Biliyorsun hayatımda değişikliğe ihtiyacım var. Sadece bir kız arkadaşım olamaz. | Open Subtitles | تعلم, أنا بحاجه للتغيير فى حياتى لا يمكننى الحصول على فتاة واحدة فقط |
Ve biranda, hayat geldi ve her şey değişmeye başladı. | Open Subtitles | وتماما مثل ذلك، الحياة لا تأتي في... وأشياء تبدأ للتغيير. |
Tamir edilebilir mi yoksa tamamen değişmesi mi gerek, bakmak lazım. | Open Subtitles | ذلك يعتمد على ما اذا كان يمكن اصلاحها، أو إذا كانت تحتاج للتغيير بالكامل |
Gücü yazmak ilk olarak yazmaya ve değişimin yazarı olmaya hakkın olduğuna inanmanı gerektirir. | TED | لتكتب يجب أولًا أن تؤمن أن لديك الحق لتكتب، لتكون كاتبًا للتغيير. |
değişme zamanıdır avcı toplayıcılardan tarımsal devrime endüstriyel devrime izlenen yol nettir. | Open Subtitles | لقد حان الوقت للتغيير. من صيادين وجامعي ثمار, إلى الثورة الزراعية, |
Galiba altının değiştirilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تحتاج للتغيير, أرجوك؟ |
Bu da ağ boyunca tüm işlemlerde değişmez ve yeniden işlenemez kayıtlar yaratıyor. | TED | يخلق هذا سجلاً غير قابل للتغيير أو التزوير لكل العمليات عبر هذه الشبكة. |
Tanrı bize değiştiremeyeceğimiz şeyleri kabul etme huzuru değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirme cesareti ve ikisi arasındaki farkı bilecek tecrübeyi versin. | Open Subtitles | الله يمنحنا الصفاء لقبول الأشياء نحن لا نستطيع تغيير، الشجاعة للتغيير الأشياء التي نحن يمكن أن، |
Ama insan kalbi, işte o her zaman değiştirilebilir. | Open Subtitles | لكِن قلب الإنسان، هذا هو القابِل دوماً للتغيير. |
Eğer bu değişmek için bir sebep olursa, herhangi biriniz için veya çocuklarınızdan biri için,... | Open Subtitles | إن كان هذا سيصبح سبباً للتغيير حتى لأحدكم أو لأحد أبنائكم |