"للخروج من" - Traduction Arabe en Turc

• çıkış
• çıkmak için
• çıkmanın
• kurtulmanın
• çıkmam
• çıkmaya
• kurtulmak için
• çıkıp
• çıkmama
• dışına
• çıkmamız
• çıkma
• kaçmak için
• gitmek için
• kurtulma

Evet, ama bunun kolay bir çıkış yolu olduğunu gördüm.
آجل ، ولكنني رأيت أنها طريقة رخيصة للخروج من المأزق

Tek çıkış yolu, bu cinayeti benim işlemediğimi kanıtlamak. İyi de, nasıl?
السبيل الوحيد للخروج من هذا هو إثبات أنني لم أرتكب تلك الجريمة

Buradan çıkmak için tek bir yol var. Başka bir yol yok!
فلا يوجد سوى طريق واحد للخروج من هنا فليس ثمة طريق أخر

Gel bakalım buraya. Buradan çıkmanın bir yolunu biliyor musun?
اخرج من هناك هل تعرف أى طريق للخروج من هنا؟

İplerden kurtulduğuma göre, bu gemiden kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.
أنا حر أخيرا لابد أن نجد طريقة للخروج من السفينة

Beni pastadan çıkmam için tutmuşlardı ama yolda hasta oldum bu hapları yuttum.
لقد أستؤجرت للخروج من الكعكة لكنى أصبت بدوار الجو فى ..طريقى إلى هنا ولهذا أَعطاني ذلك الصاح هذا الدواء

Ne sanıyorsun, onun evden çıkmaya çalışan bir feminist olduğunu mu?
وهي أنكِ تنقلين ملكتكِ بسرعة كبيرة ما رأيكِ, هل هي نسويّة وتتطلّع للخروج من المنزل؟

Bu gezegenden tek çıkış var, o da benden geçer.
هنالك طريقة واحدة للخروج من هذا الكوكب, وهي من خلالي.

Seni sorumlu tutmam. Eğer bundan başka bir çıkış varsa sadece başını salla.
لن أضغط عليك اومئ برأسك إذا كان هناك سبيل آخر للخروج من هذا

Doğru dosyayı yedekledim. Buradan çıkış yolunu bulur bulmaz ve bunu kanıtlayacağız.
كلا، حمّلت الملف الصحيح، وسنثبت ذلك حالما نجد طريقة للخروج من هنا

Afrika'dan çıkmak için ne yol olursa olsun bana uyar.
أي شيء ستفعلوه للخروج من أفريقيا اللعينة أنا معكم فيه

Eğer bulabilirsek ve çıkmak için yeterli vaktimiz olursa sorun yok.
إذا أمكننا إيجاد أحداها فيمكننا استخدام ممر الهواء للخروج من هنا

Bu sabah evden çıkmak için çok acele ettiğini söylüyorum, benden uzaklaşıp işe gelmek için acele ettiğini söylüyorum--
ما قلته أنكِ كنتِ مستعجلة , للخروج من المنزل صباحاً . . مستعجلة للذهاب إلى العمل و الابتعاد عني

Üsteğmen Schultz yana yana savaştan çıkmanın bir yolunu arıyor.
الملازم شولتز هو محاولة مستميتة للحصول وسيلة للخروج من الحرب.

En azından havamız var. Belki sakin olursak, buradan kurtulmanın bir yolunu bulabiliriz.
على الأقل لدينا هواء ربما إن بقينا هادئين سنجد طريقة للخروج من هنا

Kirasını ödediğim bu daireden çıkmam gerekmeyecekti. Böylece kızıyla beraber yaşayacaktı.
لن أضطر للخروج من الشقة التي دفعتُ ثمنها بحيث يتمكّن من العيش هنا مع ابنتي.

Annenin rahatlatıcı seslenişi ve belki de özel kokusu yavruları sudan çıkmaya ikna ediyor.
نداءات الإطمئنان وربما رائحتها المسكيه شجع صغارها للخروج من الماء

Yani, ıssız adaya düşsem ve oradan kurtulmak için tek yolum sevimli arayüzler yapmak olursa, orada ölürüm.
أعني ، أذا تقطعت في السبل بجزيرة والطريقة الوحيدة للخروج من الجزيرة كانت أن أعمل واجهة جميلة ، سأموت هناك

Bu evden dışarı çıkıp, dışarıda erkek arkadaşımla takılmak için bekleyemiyorum.
لا استطيع الانتظار للخروج من هذا البيت الخروج والاستمتاع مع صديقي

Buradan çıkmama yardım edersen kimin yaptığını bulabilirim.
ساعديني للخروج من هنا لكي أعرف من فعلها.

Beni ilçe dışına ve il dışına çıkartmaya yetecek kadardı.
فقط مايكفي من المال للخروج من البلدة الخروج من المقاطعة

Amerikan ordusu hoparlörlerle dışarı çıkmamız için çağrı yapıyordu.
كان بمقدورنا سماع أفراد من الجيش الأمريكى يدعوننا عبر مكبرات الصوت للخروج من مخابئنا

Eğer işbirliği yaparsanız, bu binadan canlı bir şekilde çıkma şansınız olur.
إذا تعاونتم معنا , سيكون لديكم فرصة للخروج من هذا المكان أحياء

Herkes bilir ki mide hastalıkları okuldan kaçmak için en iyi yoldur.
الجميع يعلم ان .. آلام المعدة هي أفضل وسيلة للخروج من المدرسة

gitmek için sabırsızlanıyorum. Burada tuzağa düşmüş gibiyim.
أنا متلهفة للخروج من هنا، هذا المكان مريع

Hâlâ bu işten kurtulma şansın varken şu çantayı bana ver.
أعطيني الحقيبة بينما لا تزال لديكِ فرصة للخروج من هذه الورطة.