Bilgisayar çipi üretim sanayisinde kullanılan tekniklerle hem hücrelerin hem de ortamlarının boyutlarına uygun yapılar yapmaya uğraşıyoruz. | TED | نستعمل تقنيات من الصناعة التحويلية لرقاقات الحاسوب لصنع هذه الهياكل ذات المقياس المناسب للخلايا و لبيئتها. |
ECM hücrelerin bulunduğu yerde dokuların düzenlenmesini sağlar ayrıca hücreleri yerleştirir. Onların ne yaptıklarını hissetmelerini sağlar | TED | هذه المصفوفة هي الشبكة التي تثبّت الخلايا في مكانها، توفّر الهيكل لأنسجتك، ولكنها أيضًا توفّر المنزل للخلايا. |
Sonrasında deri hücreleri izole edip bir hücre kültürü besiyerinde çoğalmalarını sağlıyoruz. | TED | ثم نقوم بعزل خلايا الجلد و نقوم بمكاثرتها في وسط مستنبت للخلايا. |
Sıkıntıları, hastalıktan ve sağIıklı hücre aktivitesinin bozulmasından başka bir şey değil. | Open Subtitles | و ان حالتهم ليست اكثر من مرضا خلل في النشاط الصحي للخلايا |
Burada hücrelere hiçbir şey yapmıyoruz. Yalnızca odadaki ışıkları kapattık ve fotoğraf çektik. Karşımıza şöyle bir sonuç çıktı. | TED | نحن لم نقم بعمل اي شئ للخلايا لقد قمنا فقط بأخذ الصورة بعد إطفاء النور بالغرفة وهذا مانراه هنا. |
Tümör hücrelerinin içinde değişim geçiren bu genler en iyi kemoterapi tedavilerimizde bile kanser hücresinin hayatta kalmasını mümkün kılan yeni ve umulmadık sağ kalma kodunu kodlayabilir. | TED | الجينيات التي تغيرت وتحولت داخل هذه الخلايا السرطانية تستطيع أن تتحول إلى أشكال خيالية جديدة من البقاء، وتسمح للخلايا السرطانية لتعيش خلال حتى بعد أفضل علاجاتنا الكيميائية. |
Bu, hücrelerin, enfeksiyonun bir kaydını tutmasını sağlıyor ya da iş arkadaşım Blake Wiedenheft'in deyimi ile CRISPR bölümü, hücrelerde etkili bir genetik aşı kartı konumundadır. | TED | وهو ما يتيح المجال للخلايا لتحتفظ بسجل من الإصابات وكما يروق لزميلي بليك وايدنهيفت أن يقول فإن موضع كريسبر هو كرت لقاحات جيني فعال في الخلايا. |
Vücuttaki sodyum elektrolitler sulandırılmış hale gelir, hücrelerin şişmesine neden olur. | TED | الكترونات الصوديوم في الجسم فيخففه مسببا للخلايا أن تنتفخ |
Patern formasyonunun kurallarını, dokudaki hücrelerin hangi görevi üstleneceği ve bizim vücudumuzun paternlerini nasıl düzenleyeceğini programlayabiliriz. | TED | يمكننا برمجة قوانين لتشكيل أنماط كيف للخلايا في رابطة أن تحدد الدور الذي ستشغله وأن تشكل تلك الأشكال في أجسامنا |
hücrelerin, birbirleriyle birleşen küçük tüpleri vardır, bu tüpler hücre bölünmesine ve DNA replikasyonuna yardım ederler, | TED | للخلايا أنابيب صغير، تتجمع لتساعد على انقسام الخلايا واستنساخ الحمض النووي، ثم تتراجع. |
hücrelerin vücuda girmesini sağlar. hücrelerin yeni dokuyu geliştirmesine izin verir ve doku yenilendiğinde de yapı iskeleti ortadan kaybolur. | TED | تحضر الخلايا الى داخل الجسم, سامحة للخلايا ان تنتج نسيج جديد و بمجرد تكوين النسيج الجديد تختفي الناقلة. |
Ve bu ortaya çıktıkça, yağ dokusunun en iyi yetişkin kök hücre kaynaklarından biri olduğu görüldü. | TED | و كما يتضح، فإن الدهون هي من أفضل المصادر للخلايا الجذعية البالغة. |
Ve sonuçta, programlı hücre ölümünden sorumlu bir gende tek-nokta mutasyonuna rastlıyorlar. | TED | وما وجدوه في نقطة تغير وحيدة في مورثة مسؤولة عن التحكم في الموت المبرمج للخلايا. |
Ve bu işi yapabilecek ve destekleyebilecek küçük bir organizasyona sahip olmak için 2005'te New York Kök hücre Vakıf Labaratuarı'nı kurduk. | TED | وهكذا، في عام 2005، أسسنا مختبر نيويورك للخلايا الجذعية لتكون لدينا منظمة صغيرة تقوم بهذا العمل وتدعمه. |
hücre bölünmesi, bir kısmın bireysel, bir kısmın ortak odaklı olduğu karmakarışık kimyasal bir danstır. | TED | ان انقسام الخلايا هو عبارة عن رقصة كيميائية معقد جزء منها فردي , و جزء منها جمعي يتبع للخلايا المحيطة |
Sizlere de şimdi açıklayacağım gibi, bu uygulamaların, genetik mühendislik için kullanılabileceğini ve hücrelere, kesimin yapıldığı alanlarda DNA'nın yapısını hassas bir şekilde değiştirebilmeleri için izin verdiğini fark ettik. | TED | وكما سأخبركم الآن لقد أدركنا أن ذلك النشاط يمكن أن يُوظف في هندسة الجينات للسماح للخلايا بأن تحدث تغييراً دقيقاً في في الحمض النووي في المواضع التي حصل عندها القطع. |
Ama bunlar en güçlü etkilerini çok hızlı bölünen hücrelere saklıyorlar ki bu da kanserin tamamen kendine has olan niteliği. | TED | لكنهم يحتفظون بتأثيرهم الأقوى للخلايا سريعة الانقسام، وهي بالتَّحديد السمة المميزة للسَّرطان. |
C vitamini sağlıklı hücrelere zarar vermez ve insanların midesi bulanmaz, saçlarını kaybetmezler, tek yaptıkları iyileşmektir. | Open Subtitles | لن يحدث ضرر للخلايا السليمة. و لن يشعر الناس بالغثيان، و لا يفقدون شعرهم، |
Ve o zamanlarda, kök hücre araştırmaları dünyadaki ilk insan emriyonik hücrelerinin 1990'larda izole edilmesini takiben ivme kazanmıştı. | TED | و في ذلك الوقت ، بحوث الخلايا الجذعية كانت قد اكتسبت زخما بعد العزل الأول على مستوى العالم للخلايا الجذعية الجنينية البشرية في تسعينات القرن الماضي. |
Cisplatin, laboratuvar ortamında üretilen, kanser hücrelerinin DNA yapısını bozarak onları öldüren yaygın bir yumurtalık kanseri kemoterapi ilacı ve basit bir molekül. | TED | سيسبلاتين هو علاج كيميائي شائع نسبياً لعلاج سرطان المبيض هو عبارة عن جزئ بسيط نسبياً تم اعداده في المختبر وهو يفتك بالحمض النووي للخلايا السرطانية .فيجعلها تقتل نفسها |
Aynı başlayan hücreler, bazıları gözün parçası olmayı... bilirken diğerleri "deri ol" demeyi nereden bilirler? | Open Subtitles | كيف للخلايا التى بدأت متطابقة أن تعلم كيف تتحول الى تلك البشرة بينما تكون خلايا أخرى جزء من العين |