Konu insan hayatını aşırı uzatmak veya ölümsüzlük değil. | TED | ليس المهم أن نزيد في حياة البشر .. أو أن نصل للخلود. |
Sizin yaşam destek sisteminiz ve doğanın ölümsüzlük adına yapabildiği en iyi şey. | TED | إنه النظام الذي يبقيك على قيد الحياة، وهو أكبر جهد للطبيعة الأم حتى الآن للخلود. |
Antik Çinliler, Tanrı'nın makaklara insan görünümü vermesinin ölümsüzlük göstergesi olduğuna inanırlardı. | Open Subtitles | الشعب الصيني القديم إعتقد تلك الأعمال الجيدة الى ماكاكويس الإنساني المظهر كان إستثمار للخلود. |
Bunun benle Cappi olduğunu düşündüm sonsuza dek elele tutuşmuşuz. | Open Subtitles | أتخيّل بأنني وكابي نتشابك بالأيادي للخلود. |
Yeryüzünde diğer ruhlar tarafından bile tanınmayarak başıboş dolaşacaklar, sonsuza dek. | Open Subtitles | تجول في الأرض ، وتتعرف على أرواح غيرها للخلود |
Ama ölümsüzlüğe paha biçebilir misin dostum? | Open Subtitles | لكن لا أحد يضع ثمن للخلود أيها الصديق الشاب؟ |
- Beau, bu seni ölümsüz yapacak! Bu site var oldukça, ismin anılacak. | Open Subtitles | هذا المشروع سيوصلك للخلود طالما المدينة قائمة سيظل اسمك مذكور |
Merkezde bir ank, Ölümsüzlüğün Mısırca sembolü. | Open Subtitles | فى المركز يوجد (الأنك) .. الرمز المصري للخلود |
- Açıkla. - Hinduizm'de bel, beş ölümsüzlük iksirinden biridir. | Open Subtitles | طبقاً للديانة الهندوسية يعد العسل أحد الإكسيرات الخمسة للخلود |
Bu onun ölümsüzlük girişimiydi, ölümden sonraki hayatının sonsuz olmasını sağlamak için. | Open Subtitles | كانت محاولته للخلود ليضمنَ أنَّ حياته الأخرى ستكون أبدية |
Onlara göre vücut; sonsuz yaşam için gereğinden fazla güvenilmez ve kusurlu. Bu yüzden onlar umutlarını, üçüncü bir ölümsüzlük hikayesine bağlarlar. Vücudu geride bırakıp, 'ruh' olarak yaşama fikrine. | TED | هم وجدوا أن الجسد لا يمكن الإعتماد عليه لضمان حياة أبدية. لأجل ذلك هم علقوا أمالهم على خيار ثالث, قصة أكثر روحية للخلود. فكرة أنه بإمكننا أن نترك أجسادنا خلفنا و أن نحيا جميعًا كأرواح. |
Yeni doğmuş çocukların bedenlerinden ölümsüzlük için iksir yapılacağına inanmıştı. | Open Subtitles | كان بحاجة لهم لكي يحضِّر إكسيرا للخلود |
Bu ölümsüzlük daima genç kalmak, hiç ölmemek. | Open Subtitles | .للخلود. الشبابللأبد, الحياة للأبد |
ölümsüzlük için olası bir yol olmasından bahsetmeye gerek bile yok. | Open Subtitles | صحيح؟ ولا داعي لذكر طريق إحتمالي للخلود |
Bu şüphecilerse dördüncü bir ölümsüzlük hikayesinde teselli bulurlar. Bu; 'miras'tır. Dünyada bıraktığınız yankı ile yaşamaya devam etme fikri. Tıpkı Yunan savaşçı Aşil gibi. Truva'da savaşarak hayatını feda eden ve böylece ölümsüz bir ün kazanan... | TED | وهؤلاء المشككين بإمكانهم أن يجدوا الراحة في القصة الرابعة للخلود. والتي هي الموروث: فكرة أن بإمكانك أن تعيش عبر الترددات التي تتركها في الكون كالمحارب الإغريقي العظيم إكيلس الذي ضحى بحياته في معركة طروادة حتى يحوز على شهرة لا تموت |
- Ve ölümsüzlük fikriyle uyum halindedir." | Open Subtitles | فهي موافقه للخلود |
Kalori kısıtlamasıyla sonsuza dek yaşayabileceğine inanıyordu. | Open Subtitles | كان مقتنعاً أن الحد من السعرات الحرارية كانت الطريقة للخلود. |
sonsuza dek, hiç değişmeden. | Open Subtitles | بالطريقة نفسها للخلود |
Sanki hakikaten varmış gibi, ...John Mostow gibi insanı içten etkileyerek sonsuza kadar insanlığın peşini bırakmayacak. | Open Subtitles | تقريبا كما لو أنّ وجد، الرجال المحزن داخليا لكي هو قد يطارد بشرية للخلود... كه must've طارد جون موستو. |
- Onun davasında üremenin anlamı ölümsüzlüğe bürünmek gibi bir şey. | Open Subtitles | -في حالته، يعني الإستنساخ فرصة نحو للخلود . |
En sonunda ölümsüzlüğe kavuştuk Sameen. | Open Subtitles | لقد وصلنا أخيرًا للخلود يا (سامين). |
Eğer beynine bir şey olmamışsa ölümsüz olma şansın olacak. | Open Subtitles | ستتاح لك الفرصة للخلود طالما لم يحدث شيء لذلك الدماغ الجميل |
Senin öldüğünü gördüm. Ölümsüzlüğün pek çok biçimi vardır. | Open Subtitles | هنالك أشكال عديدة للخلود |