"للسوق" - Traduction Arabe en Turc

    • markete
        
    • pazara
        
    • alışveriş merkezine
        
    • piyasaya
        
    • alışverişe
        
    • borsa
        
    • pazar
        
    • pazarına
        
    • Pazarı
        
    • borsaya
        
    • piyasada
        
    Ne zaman, "Kim annesiyle markete gider?" dense, giden ben olurdum. Open Subtitles تعلم، حينما يكون السؤال من يذهب للسوق مع أمي؟ تكون أنا
    Anne, markete gidiyorum da ihtiyacın olan bir şey var mıydı? Open Subtitles اذا أمي انا ذاهب للسوق ومن الرائع اذا كنت تحتاجين شيء
    Hatta hizmetçilerimin bile pazara gidecek hizmetçileri var, yani ta... tanıştığınız kişi ben olamam. Open Subtitles لماذا.. لدى خدم يذهبون للسوق من أجل خدمتى لذا لا يمكن أن يكون الذى قابلتيه هو أنا
    Ama cocugu pazara dogru zamanda aldik dogru hisseyi sectik, onu dogru yonlendirdik, sonra bum. Open Subtitles و لكننا أدخلناه للسوق في الوقت المناسب و اختار السهم الصحيح و أعطيناه الإرشاد الصحيح
    Bir daha o alışveriş merkezine gitmek istemiyorum. Fotoğraf kabininde yılan balıkları var. Open Subtitles لا أود العودة للسوق التجاري مجدداً، كان هناك سمك أنقليس في كشك التصوير
    Buraya, bütün bunların değişeceğini söylemeye geldim çünkü piyasaya yeni bir oyuncak sürüyoruz. Open Subtitles ولكنني هنا لأقول لكم أن كل شيئ سيتغيّر. لأننا أحضرنا لُعبةً جديدةً للسوق.
    Morali çok bozuktu, çünkü düğüne gitmek zorundaydı bu yüzden takım elbise konusunda yardımcı olmak için, onunla alışverişe gittim. Open Subtitles ذهبت معه للسوق و ساعدته ليشتري بدلة
    Kara borsa anahtar kelimelerini aradım teslimat yerlerine, suçlu danışman isimlerine baktım. Open Subtitles لقد تحققت من كلمات السر للسوق السوداء أماكن التسليم، أسماء المخبرين
    Ağır ol, biraz. Sadece pazar araştırması yapıyor, rakibimi kontrol ediyordum. Open Subtitles لقد كنتُ أجري بحثاً للسوق فحسب حسناً, لكي أعرف حالة مُنافِستي.
    markete gidiyordum, bira ister misin? Open Subtitles كنت في طريقي للسوق ,ما رأيك لو أحضر بضع عبوات جعه؟
    Beyler durun! Bu benim rüyama girmişti, markete gitmemeliyiz. Open Subtitles يا رفاق , مهلاً كان هذا في حلمي , لا يجب أن نذهب للسوق
    Bana öbür tarafa gideceğine söz verirsen markete gitmeden önce bacaklarımı traş edip, ruj süreceğim. Open Subtitles أعدك بأنّي سأبدأ بحلق سيقاني ووضع أحمر الشفاه كلما خرجت للسوق إذا وعدتني بولوج الضوء
    Bir kelebek markete gitmez, bir tırtıl da partiye gitmez. Open Subtitles الفراشة لا تذهب للسوق واليرقات لا يذهبن للحفلات
    Uyumaya devam et. Büyük pazara kadar uzun bir yol var. Open Subtitles عد إلى النوم ، إنه طريق طويلة للسوق العظيم
    Ancak yasadışı elmaslar hala pazara girmenin yolunu bulmaktadır. Bir elmasın çatışma dışı olması tüketicinin ısrarına bağlıdır. Open Subtitles لكن الماس الغير قانوني لايزال يجد طريقه للسوق وذلك راجع لاصرار المشترين أن ذلك الماس لم يأت عن طريق الحروب
    Onun pis parasını alıp, pazara gidiyorum ve çocuklara yemek alıyorum. Open Subtitles ،آخذ أمواله القذرة واذهب للسوق واشتري طعاما للأطفال
    Siyam ikizlerinin el arabası alıp, büyük olanın, küçük olanı... alışveriş merkezine götürebilmesiyle ilgili haberi yaptığında, onu baş haberci yapmışlardı. Open Subtitles لقد غطى قصة التوأمين السيامييين عندما اتو بعربة صغيرة لكي يتسنى للكبير ان يأخذ أخاه الصغير للسوق ووضعوه في محط الاهتمام
    Ama ya piyasaya sunulursa petrol ürünlerimize nasıl bir etkisi olur? Open Subtitles ولكن لو نزل للسوق, كيف سؤثر ذلك على مصالحنا النفطية ؟
    Hey, Axl, alışverişe çıkıyorum. Noel listeni yaptın mı? Open Subtitles اكسل سنذهب للسوق هل أعددت طلبات العيد
    Organ satışını yasallaştırmak kara borsa ihtiyacını ortadan kaldırır ve pek çok hayat kurtarır. Open Subtitles حسنا، تقنينا بيع الاعضاء شأنها أن تقضي على الحاجة للسوق السوداء وإنقاذ الكثير من الأرواح هذا لن يحدث
    Buna benzeyen birkaç profili üst üste tıkladıktan sonra anladım ki, biraz pazar araştırması yapmam gerekiyordu. TED تداركت حينها، بعد أن اطلعت على كل تلك الصفحات أنه يجب علي أن أقوم بدراسة للسوق.
    Bizce temelde mobilite için yeni bir model, barınma için yeni bir model, nasıl yaşadığımıza ve çalıştığımıza dair yeni bir model, gelişmiş teknoloji pazarına bir yol, hepsi bir araya gelebilir, TED نحن نعتقد بشكل قاطع بأنه يمكن دمج كل هذه المساحات مع بعضها، بنمط جديد لسهولة التنقل، نمط جديد للسكن. نمط جديد لكيفية حياتنا وعملنا، مسار للسوق من أجل تكنولوجيا متقدمة،
    Bizi görürlerse ve silahsız olursak Batı Pazarı'na giden tüccarlar olduğumuzu söyleriz. Open Subtitles إذا رآنا أحد، فنحن لانملك سلاحاً سنقول أننا تُجّار متجهون للسوق الغربي
    Bilindik sendikalar aracılığıyla borsaya teklif sunacaklarını hepimiz biliyoruz. Open Subtitles نحن نعرفهم إنهم سيقدموا العرض للسوق بطريقة رسمية
    Bu çok önemli. Belki de, işte bunu hayal etmenizi sağlamak için, bunlar doğrudan piyasada dağıtımı yapılan filmler değil. TED ربما , كما تعلم , لأجل أن تتمكن أن تتخيل الأمر, تلك أفلام توزع مباشرة للسوق.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus