Hayvanat bahçesinin hastanesine gidecekler. Saat 16:30'da polis koruması sağla. | Open Subtitles | هم سيذهبون لمشفى حديقة الحيونات جهز مرافقة للشرطة ساعة 16: |
- Daha çok bir polis devleti. - Bu, iyi haber olabilir. | Open Subtitles | انه يشبه اكثر بمركز للشرطة من الممكن ان يكون من حسن حظنا |
Sen bunluna başa çıkabilirsin... merkezdeki herhangi bir polis gibi. | Open Subtitles | يجب أن تتعامل مع الأمر كما تتعامل مع قضية للشرطة |
Aşağı 150 polis istasyonları ve başka bir ba-jillion gitmek. | Open Subtitles | . لقد إنتهينا من 150 مركز للشرطة و بقي الملايين |
Kolejdeyken senin gibi bir kızın asla polis gücüne katılacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | أنا لا أصدق أبداً ان بنت في الكلية مثلك ستنضم للشرطة |
Bunun, CBI'da bir polis katilinin yanarak ölmesiyle ne alâkası var? | Open Subtitles | ما علاقة هذا بشخص ما أحرق قاتل للشرطة هنا في المكتب؟ |
New York gibi bir yerde polis merkezinden yarım blok ötede öldürmüşler kadını. | Open Subtitles | مقتل امرأة في شوارع نيويورك، على بعد نصف مربع سكني من مركز للشرطة. |
Doğru, bu ikinizden biri olamaz, zira ikiniz de orada polis olarak bulundunuz, | Open Subtitles | حسنا ولكن لا يمكن أن يكون أحد منكما حيث كنتما هناك كرجال للشرطة |
Ve sonra bunların hepsini, o sırada Amerika Birleşik Devletleri'nde polis kontrolünün en zayıf olduğu bir semte koyacaktık. | TED | ومن ثم علينا وضع كل هذا في مكانه في حي واحد في ما كان سابقاً أسوأ منطقة بالنسبة للشرطة في الولايات المتحدة حينها. |
Artık çok bariz bir parmak izi görselimiz var ve polis de bunu veritabanında sorgulatabilir. | TED | الآن لدينا صورة واضحة للغاية للبصمة ويمكن للشرطة أن تجري بحثًا في قاعدة البيانات لديها. |
Sorun sadece tek bir polis teşkilatının bu bilgileri toplaması veya birçok polis teşkilatının bunu yapıyor olması da değil. | TED | المسألة ليست فقط أن قسم واحد للشرطة يقوم بجمع المعلومات بشكل منفصل، أو أن أقسام شرطة متعددة تفعل هذا. |
Ve geçenlerde, Washington'da bir polis amirinin bana anlattığına göre, insanlar aslında camilerde radikalleşmiyor. | TED | كما أخبرني مؤخرًا قائد للشرطة في العاصمة واشنطن، أن الناس في الواقع لا تتعصب في المساجد. |
Tam yola koyulmuştum ki arabama gidene kadar iki polis arabası çıkışı kapatmak için önüme doğru çekildi ve bir polis memuru arkamdan yaklaştı. | TED | كنت في طريقي للخروج، وقبل الوصول إلى سيارتي، توقفت سيارتين تابعتين للشرطة لمنعي من الخروج. و اقترب مني ضابط من الخلف. |
(Video) Öğrenci: Kapının önünde polis aracı vardı, polis kapıya geldi, kapıyı çaldı, beni aradığını söyledi. | TED | الرجل في الفيديو: ركنت سيارة للشرطة في الأمام، وتقدم شرطي من الباب الأمامي حيث يقرع الباب ويقول أنه يبحث عني. |
Halkın, katilin yakalanması için aşırı hevesi polis için neredeyse büyük bir sorun olduğu giderek daha belirgin hale geldi. | Open Subtitles | واتضح بشكل متزايد انه بقدر ان القبض على القاتل مشكلة كبرى للشرطة فكان ايضا المنقذ من الجمهور |
Burası bu işlere bakan polis karargâhı değil mi? | Open Subtitles | هذا مستودع أموات أكثر من أن يكون مقراً للشرطة |
Cinayet işlendiğinde... ..her bilgi kırıntısı polis için önemlidir. | Open Subtitles | عندما يتم أرتكاب جريمة كل معلومة مهمة للشرطة |
polis ve sigorta şirketi için bırakmamız gereken ipuçlarını da unutma. | Open Subtitles | لا تنسى الخيوط التى سنتركها للشرطة وشركة التأمين |
İki; polis telsizli bir araba istiyoruz. | Open Subtitles | ثانياً نريد سيارة فيها جهاز لاسلكي للشرطة تُوصل مباشرةً امام المتجر |
polis ifadenizi bize tekrarlar mısınız? | Open Subtitles | لقد قدمتي تصريحا للشرطة هل من الممكن ان تكرريه لنا؟ |