Aynı gün ilerleyen saatlerde bir arıcı, gazetecilere arılarının olduğu sahaya sanki atom bombası atılmış gibi olduğunu söyledi. | TED | وفي وقتٍ لاحق من ذلك اليوم، قالت إحدى مربيات النحل للصحفيين بأن حديقة نحلها بدت وكأنها ضربت بقنبلة نووية. |
Ve ben gazetecilere öyle bir test olmadığını açıklamak zorunda kaldım. | TED | وكان على أن أشرح للصحفيين أنه لا يوجد أى إختبار . |
Kadın muhabirlere, editörlere ve kaynaklara tavsiyem, | TED | اقترح مصادر نسائية للصحفيين والمراسلين. |
Anlıyorum. Maalesef, muhabirlere doğrudan erişime izin veremiyorum. | Open Subtitles | فهـمت، للأسف، لا يمكنني غتاحة الوصول المباشر للصحفيين |
Bu yüzden Süddeutsche Zeitung, benim Washington, DC'de bulunan Uluslararası Araştırmacı gazeteciler Konsorsiyumu isimli organizasyonuma ulaştı. | TED | لذلك لجأت الصحيفة دوتشيه تسايتونج إلى منظمتي في واشنطن العاصمة. التجمع الدولي للصحفيين الإستقصائيين. |
Büyükelçi Wilson, boynunda bir ilmek ile basın toplantısı düzenledi ve basın açıklamasında şunları söyledi: | Open Subtitles | وحضر السفير لمؤتمر صحفي وهو يضع حبلاً حول رقبته وقال للصحفيين |
Gazze'deki işim, Gazze'de olan biteni anlatmak için yurduma gelen gazetecilerin işlerini tertip etmek. | TED | عملي في غزة هو ترتيب كل شيء للصحفيين الذين يأتون إلى وطني لنيقلوا الأخبار والقصص التي تحدث في غزة. |
Sonu gelmeyen ipucu ve çıkarımlar listesini, Lestrade ve gazetecilere papağan gibi tekrarlamak. | Open Subtitles | قائمة لا تنتهى من الدلائل و الآستنتاجات لكى ارددها كالببغاء للصحفيين ول ليستراد ؟ |
Bir basın toplantısında, müfettişler, gazetecilere olayla ilgili olarak henüz bir şüpheli şahsa rastlamadıklarını belirtti. | Open Subtitles | في المؤتمر الصحفي، قال المحققون للصحفيين إن كل الخيوط ستتم متابعتها، ولكن حتى الآن لا يوجد مشتبه بهم |
- Konserde sahne arkasına sızmak isteyen insanlara giriş kartı gereken gazetecilere, ön kapıdan giremeyen insanlara işte. | Open Subtitles | إدخال الناس وراء الكواليس في حفلة، إذن للصحفيين المهمشين، من لا يمكنه الوصول إلى الباب الأمامي |
gazetecilere burada izin verilmiyor. | TED | لا يسمح للصحفيين بالدخول إلى هنا. |
Şef Charles Moose bugün... erken saatlerde D.C.'de gazetecilere bazı son gelişmeleri anlatıyordu | Open Subtitles | كان هذا رئيس الشرطة ، تشارلز موس * متحدثا للصحفيين صباح اليوم * عن التطورات الحالية في الأحداث |
Sadece bu verileri sizin gibi güvenilir gazetecilere vermek istedim. | Open Subtitles | يجب أن تكون البيانات هنا من - - للصحفيين أنشئت مثلك - |
Bu dün muhabirlere verdiğin cevap. | Open Subtitles | هذه هو الجواب الذي قدمتيه للصحفيين بالأمس. |
Beni hikâyesini partideki muhabirlere satmakla tehdit etti. | Open Subtitles | كان يهدد بنشر وبيع قصتي للصحفيين الذين كانوا هنا في الحفلة . |
muhabirlere isimsiz bir hediye gider. | Open Subtitles | نُرسل للصحفيين هديّة من مجهُول، |
CA: gazeteciler için, tarafsızlık altın kuraldır. | TED | كريستيان: أعتقد بالنسبة للصحفيين أن الموضوعية هى القاعدة الذهبية. |
Bu özeti bunun gibi başlıklar yapabilmek için gazeteciler ile karar mercilerine veriyoruz. Çok teşekkür ederim. | TED | ونحن نوزعه للصحفيين وأصحاب القرار السياسيين من أجل إنتاج عناوين كهذه. شكرا جزيلا لكم. |
49 ülkede gazeteciler korunur ama Federal Hükümete karşı değil. | Open Subtitles | الولايات الـ49 أعطت نوع من الحماية للصحفيين ولكن ليس على مستوى الحكومة |
Büyükelçi Wilson, boynunda bir ilmek ile basın toplantısı düzenledi ve basın açıklamasında şunları söyledi: | Open Subtitles | وحضر السفير لمؤتمر صحفي وهو يضع حبلاً حول رقبته وقال للصحفيين |
Beraber çalıştığımız gazetecilerin öncelikli dökümanlarını yayınlamadık. | TED | حالياً، لم نقم بنشر الوثائق الأساسية للصحفيين الذين عملنا معهم. |
Savcı bey, muhabirler beni arayıp duruyor. | Open Subtitles | سيدي، للصحفيين تبقي على الدعوة لي. |