| Neyse, sırf bizimle uğraşmak için Scooter McGreevy George'un yokluğundan yararlanıp Fillmoreluların kasabanın yarısına dava açmasına neden oldu. | Open Subtitles | على اي حال فقط للعبث معنا سكوتر ماغري استغل غياب جورج جعل سكان فيلمور مقاضاة نصف سكان هذه البلدة |
| - Seninle konuşmam gerek. - Bak dostum, benimle uğraşmak için yanlış bir gün seçtin. Beni biriyle karıştırdığın kesin. | Open Subtitles | لقد أخترت يوم سئ للعبث معي لابد انه اختلط عليك الأمر بشخص آخر |
| Düzeltiyorum, buna seninle uğraşmak için başlamıştım. Ama artık onu düşürmek için yapıyorum. | Open Subtitles | تصحيح، بدأتُ أفعل ذلك للعبث معكَ أنا الآن أتظاهر بمحاولة تحقيق ذلك |
| Kanıtla oynamaya can atıyorsun çünkü beynin yerine... | Open Subtitles | لذلك انت مستعده للعبث بالادله من اجله لانك تسمحين بمشاعرك الخاصه باتخاذ |
| Bu gece oynamaya vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للعبث بهذه الليلة |
| Ama doğa anayla uğraşmak çok kötü sonuçlar doğurabilirdi. | Open Subtitles | قد تكون للعبث بالطبيعة الأم نتائج كارثية |
| Ama doğa anayla uğraşmak çok kötü sonuçlar doğurabilirdi. | Open Subtitles | قد تكون للعبث بالطبيعة الأم نتائج كارثية |
| Bugün bizimle uğraşmak için hiç de iyi bir gün değil. Kaçmak için tek şansınız var. | Open Subtitles | اليوم ليس اليوم المناسب للعبث معنا لديكم فرصة واحدة للهروب |
| Sue, Will ve Rachel'la uğraşmak için Sam'i hipnotize etti. | Open Subtitles | سو نومت سام مغناطيسياً للعبث بويل و ريتشل |
| Bugün bizimle uğraşmak için hiç de iyi bir gün değil. | Open Subtitles | اليوم ليس اليوم المناسب للعبث معنا لديكم فرصة واحدة للهروب |
| Görünüşe göre uğraşmak için yanlış iki kadını seçmişsin. | Open Subtitles | يبدو انك اخترت المرأة الخطأ للعبث معها |
| Buraya sizinle uğraşmak için gelmedik, yemin ederim. | Open Subtitles | أعدكم, نحنُ لسنا هنا للعبث معكم |
| Bunu benimle uğraşmak için yapıyorsun. | Open Subtitles | أنتَ تفعل ذلك للعبث معي |
| İnan bana Gil tam bir yılan ve benimle uğraşmak için mükemmel bir yol bulmuş. | Open Subtitles | ثقي بي. (غيل) عبارة عن ثعبان ووجد الطريقة المناسبة للعبث معي. |
| Seninle uğraşmak için. | Open Subtitles | فقط للعبث معكِ |
| Bu gece oynamaya vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للعبث الليلة |
| oynamaya gelmez. | Open Subtitles | ليسوا للعبث بالجوار |