"للغاية لدرجة" - Traduction Arabe en Turc

    • o kadar
        
    • zorunda kalacak kadar
        
    Efsaneye göre, o kadar kötü olarak doğuyorlarmış ki doğdukları gece anne-babalarını öldürüyorlarmış. Open Subtitles تقول الأسطورة إنهم وُلدوا أشراراً للغاية لدرجة أنهم قتلوا آبائهم فى ليلة ميلادهم
    o kadar zor durumdaydım ki başka bir şubeye atama istedim. Open Subtitles أصبحت الأمور سيئة للغاية لدرجة أنني إضطررتُ للإنتقال إلى فرع آخر.
    o kadar basit ki, onu kullanmak için helikopter pilotu olmaya gerek yok. Open Subtitles بسيطة للغاية لدرجة أنك لست بحاجة لأن تكون قائد طائرة هليكوبتر لتطير بها
    Rehber o kadar kötü ki yanımıza gelmektense donmayı mı tercih ediyorlar? Open Subtitles دليل الهاتف سيء للغاية لدرجة أنهن يفضلن التجمد على أن يكن بقربنا؟
    Böcek yemek zorunda kalacak kadar acıktığınızı hayal etsenize? Open Subtitles هل تتخيلون أن تكونوا جواعى للغاية لدرجة تناولكم للحشرات؟
    Bir polis memurunu öldürmek zorunda kalacak kadar kötü ne vardı acaba minibüsün içinde? Open Subtitles ما الذي كانوا يفعلونه في الشاحنة , بالشاحنة,الذي هو شنيع للغاية لدرجة أنهم يقتلون شرطية ؟
    o kadar düşünmüşsün ki kazadan bir gün önce aramışsın? Open Subtitles تفكرين قدماً للغاية لدرجة انكى اتصلتِ قبل الحادث بيوم كامل؟
    Kolyeyi beğendiğini söylüyor. o kadar güzelmiş ki, cüceler tarafından yapılmış olmalıymış. Open Subtitles تقول أن القلادة جملية للغاية لدرجة أنها اعتقدت أنه من صنع الأقزام
    Lokanta o kadar başarılı ki özel faks hattı açmak zorunda kaldım. Open Subtitles فمطعمي ناجحٌ للغاية لدرجة أني أضطريت بأن أضع خط فاكس خاص له
    Yani o kadar seksisin ki, insanlar geçerken telefonunun fişini çekiyor. Open Subtitles إذًا، أنت مثير للغاية لدرجة أن الناس يفصلون هاتفك من الكهرباء؟
    Yani o kadar seksisin ki, insanlar geçerken telefonunun fişini çekiyor. Open Subtitles إذًا، أنت مثير للغاية لدرجة أن الناس يفصلون هاتفك من الكهرباء؟
    Tek hatırladığım, kafası o kadar iyi olmuştu ki ayakta bile duramıyordu. Open Subtitles ‫كل ما أتذكره أنها كانت ثملة للغاية. ‫لدرجة أنها لم تستطع الوقوف.
    o kadar çok acıtıyor ve öyle kısıtlıyordu ki tek düşünebildiğim şey "Dünyayı bu şeylerle nasıl gezeceğim?" TED كان ذلك مؤلماً ومقيداً للغاية لدرجة أن كل ما فكرت فيه هو كيف سأسافر حول العالم على هذه الأشياء؟
    Hatta o kadar zeki olduğumu düşündüm ki oyunu oynarken tembellik yapmakla kalmadım, daha çok risk almaya başladım, oynayabileceğim en büyük turnuvalarda oynamaya başladım, dünyanın en iyilerine karşı. TED في الواقع، ظننت أني بارعة للغاية لدرجة أنّني لم أصبح كسولة فقط في دراستي للّعبة، بل وأصبحت أكثر مُجازفة. شاركت في أكبر قدر ممكن من البطولات ضدّ الأفضل في العالم.
    Gen sürücüleri o kadar etkili ki kazayla dışarı salınmaları bile bütün bir türü çoğu zaman hızla değişikliğe uğratabilir. TED يعتبر التحكم الجيني فعالاً للغاية لدرجة أن انتشاره غير المقصود قد يتسبب بتغيير صنف بأكمله، ويكون غالباً بسرعة كبيرة.
    Bütün bunları öğrenmek o kadar üzücüydü ki bu ölümcül katile karşı bir savaş açmaya ve neler yapılabileceğini anlamaya karar verdim. TED كان علمي بكل هذا مؤلمًا للغاية لدرجة أنني قررت أن أخوض حربًا ضد هذا القاتل المميت ورؤية ماذا يمكنني فعله.
    Yakınında bir Fransız sığınağı var, ve bütün tünel sistemi o kadar karmaşık ki iki taraf hiçbir zaman bir araya gelmiyor. TED يوجد بالقرب منه مخبأ فرنسي، ونظام الأنفاق ككل معقد للغاية لدرجة أن المخبأين لم يتقاطعا البتة.
    Antibiyotikler o kadar kârsızdır ki, birçok büyük ilaç şirketi onları geliştirmeye çalışmayı bırakmıştır. TED المضادات الحيوية غير مربحة للغاية لدرجة أن العديد من شركات الأدوية الكبرى توقفت عن تطويرها.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus