Hey, çok yakındı. Hey, Rocco, bu ihtiyar da kim? | Open Subtitles | لقد كانت تلك الطلقات قريبة للغاية من هذه العجوز ؟ |
- Onun adına seviniyorum, Charlotte. - Ondan çok hoşlanmışa benziyor. | Open Subtitles | ـ أنا سعيدة للغاية من أجلها ياشارلوت ـ تبدو سعيدة به |
Ama patlamada o kadar çok hasar görmüş ki DNA alamadım. | Open Subtitles | لكنها كانت مدمرة للغاية من الانفجار للحصول على اى حمض نووى |
Sen kilicini çok yavas çeken küçük bir adamsin sadece. | Open Subtitles | أنت مجرد رجل وردي بطيء للغاية من أجل لفت الانتباه. |
Coca-Cola'ya ait, Schweppes için bir reklam yaptım, ve kanuna uygunluğu açısından son derece ilginçti. | TED | لقد قمت بعمل حملة إعلانية لشويبس, وهي كوكا كولا, وهذا كان شيقا للغاية من ناحية الجوانب القانونية |
İtalyanlar Roma işini çözme şeklinden son derece etkilenmişler. | Open Subtitles | كان الايطاليون سعداء للغاية من طريقة تعاملك مع. رومتار |
Dıştan çok sakin göründüğümü biliyorum ama içten içe çok korkmuştum. | Open Subtitles | أعرف أنني كنت ابدو رائعا للغاية من الخارج لكن بداخلي,كنت مرتعبا |
Şunu söyleyebilirim ki çok kısa bir alıcı listesinde en üstte yer alıyor. | Open Subtitles | ويمكنني أن أخبرك أن عرضك على رأس قائمة قصيرة للغاية من العروض المنافسة |
Sen kılıcını çok yavaş çeken küçük bir adamsın sadece. | Open Subtitles | أنت مجرد رجل وردي بطيء للغاية من أجل لفت الانتباه. |
Abla böyle olmayacak. çok fazla muhabir ve Han Yoo Ra fanı var. | Open Subtitles | ففى الوقت الحالي هناك صحفيون كثيرون و الكثير للغاية من معجبي هان يورا |
O TBH hastası ve fizik tedavisi sırasında çok fazla öfkeleniyor. | Open Subtitles | لديه إصابة في الدماغ وقد أصبح محبطاً للغاية من العلاج الطبيعي |
O TBH hastası ve fizik tedavisi sırasında çok fazla öfkeleniyor. | Open Subtitles | لديه إصابة في الدماغ وقد أصبح محبطاً للغاية من العلاج الطبيعي |
Bunlar, kalbinizi açabileceğimiz çok sayıda hediyeden sadece birkaçı. | TED | هذا مجرد عدد بسيط من رقم كبير للغاية من الهدايا التي تنتظر أن تفتح قلبك لها. |
Yaptıklarını tanıtmaları lazım, büyük bir baskı altındalar; çok kalabalık bir pazarda merhamet için rekabet ediyorlar. | TED | فهم يحتاجون إلى الدعاية، حيث يعملون تحت ضغط هائل، ويتنافسون في سوق مزدحم للغاية من أجل كسب التعاطف. |
Hastaneye çok yakınlar Bu ormanlarda onları hiçbir zaman yenemeyiz. | TED | فهم قريبون للغاية من المستشفيات, لا يمكننا أبدا أن نهزمهم في هذا المجال. |
Muhtemelen, hafıza kaybı bizlerin insanoğlu olarak hayatta kalabilmemiz için de çok büyük önem taşıyor. | TED | ربما فقدان الذاكرة أمر مصيريٌ للغاية من أجل بقائنا كبشر |
Çantasının altını üstüne getiren bir âmâ gibi böceğin beynini bulur ve çok özel iki sinir hücresi kümesine zehirini enjekte eder. | TED | لذا فكأي شخص ينقب عشوائيًا في حقيبة، تجد الدماغ، وتقوم بحقنه بالسم في مجموعتين دقيقتين للغاية من للخلايا العصبية. |
Bu, hem tıbbi hem de insani açıdan çok ümit verici. | TED | هذا أمر مجزِ للغاية من وجهة النظر الطبية والإنسانية. |
Bunun anlamı son derece küçük miktarda bir kütleyle korkunç miktarda enerji elde edebilirsiniz. | Open Subtitles | يعني أنّ لديك طاقة كبيرة للغاية من كتلة متناهية الصّغر. |
Cidden onun genç, kaslı bir derece çekici, aynı memleketten olan müthiş siyah saçları olan biri yerine, bunların tam zıttı özelliklere sahip birini, tercih edeceğine inanıyor musunuz? | Open Subtitles | انت حقاً تصدق انها ستنتقل من فتى مشدود البشرة جذاب للغاية من نفس مجتمعها |