Tüm hayatı boyunca sahtekâr olan babamı elimden geldiği kadar affetmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول صعب مثلي يمكن أن للغفران لأبي لأن يكون غشاش كامل حياته |
Bu doğru ama daha fazlası var... Benim sevdiğim ve emrinde olduğum Prens ben kendime geldiğimde beni affetmeye hazır. 0na asla arkamı dönmeyeceğim. | Open Subtitles | ما قلته صحيح بل وأكثر من ذلك، لكن الملك الذي أخدمه وأحبه مستعد للغفران عندما أتوب عن خطاياي |
"Benden af dilememelisin. Affedecek bir şey yok." | Open Subtitles | لا يجب عليكِ أن تستجدى مغفرتي " " لا شيء هناك للغفران |
Bazı şeyler "affedilmez"dir. | Open Subtitles | بعض الأمور غير قابلة للغفران |
- Affedilecek birşey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء للغفران. |
Kendinden nefret ediyordu, katıksızca, bağışlanmak için bile zaman yoktu. | Open Subtitles | لقد كرة نفسة جدا كره حياته الى اقصى درجة ولايوجد اى مجال للغفران |
Seni affetmesini isteyebilirsin Stuart. | Open Subtitles | حسنا، أنت يمكن أن تطلبها للغفران لك، ستيوارت |
Seni affetmeye hazırdım ağabey ama benim affıma layık değilsin. | Open Subtitles | لقد كنت راغبة للغفران لك،أخي لكنّك لا تستحقّ تبرئتي |
affetmeye hazırım ve unutmaya da hazırım. | Open Subtitles | أنا مُستعد للغفران و نسيان كُل شيء. |
"Benden af dilememelisin. Affedecek birşey yok." | Open Subtitles | لا يجب عليكِ أن تستجدى مغفرتي " " لا شيء هناك للغفران |
Hiç af şansı vermemek günahtır. | Open Subtitles | انه ذنب لعدم تقديم أي فرصة للغفران |
Bazı şeyler "affedilmez"dir. | Open Subtitles | بعض الأمور غير قابلة للغفران |
Affedilecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء للغفران. |
bağışlanmak istemiyorlar ve buna ihtiyaçları yok. | Open Subtitles | إنهما لا يريدوا أو يحتاجوا للغفران |
Buraya bağışlanmak için gelmedin. | Open Subtitles | أنت لم تأت طلبا للغفران |
Seni affetmesini isteyebilirsin Stuart. | Open Subtitles | حسنا، أنت يمكن أن تطلبها للغفران لك، ستيوارت |