Hırsızsan benden bir şey çalamazsın. Ben fakirliğe ant içmiş bir keşişim. | Open Subtitles | لو كنت لص لن تنال شيئاً مني أنا راهب أقسم للفقر |
Tekrar fakirliğe ve Wizard's Den'de dans etmeye dönmem. | Open Subtitles | أنا لن أعود للفقر ثانية و الرقص في ملهى (ويزرد) |
Ama Roma ve Ortaçağ dönemlerinde yalınayak dolaşmak fakirliği temsil ederdi. | Open Subtitles | لكن عند الرومان و في العصور الوسطى المشي حافيا علامة للفقر |
Evrensel sevgiyi düşleyen fakirliği ve diğer her türlü eşitsizliği bitirmeyi isteyen hükümetlerin halk için varolduğunu düşünen ilk kişiydi. | Open Subtitles | ليناقش الملوك في الإبتعاد عن الحرب كان أحد الأوائل الذين حلموا بالحب العالمي و نهاية للفقر و كل أشكال عدم المساواة الأُخرى |
Çocuk yaşta evlilik yoksulluk, sağlıksızlık ve eğitim eksikliği döngüsünü devam ettiriyor. | TED | زواج الأطفال يطيل الدورة الخبيثة للفقر والمستوى الرديء للصحة و نقص التعليم. |
İnsanlık tarihinin yoksulluk karşısında en büyük zaferi bu. Üstelik bizim ömrümüz içerisinde oldu. | TED | إنه أعظم إنجاز ضد للفقر في تاريخ الإنسانية، وقد حدث في حياتنا. |
Şimdi, gerçekten yoksulluğa ve dünyanın diğer birçok büyük sorununa çözüm bulmakla ilgileniyorum, çünkü bu sorunlar var. | TED | الآن ، أنا مهتمة حقًا أن نجد حلولًا للفقر و المشاكل الأخرى الكبيرة في العالم لأنها موجودة. |
Birincisi, fazla nüfus, yoksulluğun kalıcı sebeplerinden biri. | TED | الأول، الانفجار السكاني كان ولايزال من الأسباب المستمرة للفقر. |
fakirliğe kapak olsun! | Open Subtitles | يمكن للفقر أن يموت غيضاً! |
Senin hikayen zenginlikten fakirliğe hikayesi. | Open Subtitles | "قصتك تقول " من الغناء للفقر |
Yaklaşık 10 yıldır doğu Afrika kırsalında yaşıyorum ve küresel yoksulluk üzerine bir alan çalışması paylaşmak istiyorum. | TED | اعيش في ريف شرق افريقيا منذ حوالي 10 سنوات وأريد أن أشارككم منظوري العملي للفقر العالمى |
Bu kardinallerin yoksulluk yemininden haberleri yok herhalde. | Open Subtitles | هؤلاء الكاردينالات لا يعرفون أي نذور للفقر |
Sadece bir program ya da üstünkörü bir şeyler yapmamamız gerektiğine karar verdim, fakat yoksulluk üreten yapıyı en başta sorgulayacaktık. | TED | لذلك قررت أننا لن نقوم فقط بعمل برنامج، ولن نفعل شيئاً سطحياً حيال الأمر، بل سنطرح سؤالاً جوهرياً عن المُسبب الرئيسي للفقر. |
Venüs şiddet ile yoksulluğa itilmişti. | TED | أترى ، فينوس رميت للفقر بواسطة العنف . |
Nero Senato'ya nutuk vermek için döndü, yoksulluğa ve açlığa doğru giden topraklar boyunca. | Open Subtitles | عاد (نيرون) لمخاطبة مجلس الشيوخ عبر أراضي تنزلق للفقر والمجاعة. |
Küresel yoksulluğun güçlü kaldıraçları var. | TED | للفقر المدقع عتلات قوية. |