Sahnede istekli göründükleri sürece, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | طالما هو حار على المسرح فلا شيء للقلق حوله |
Ne bir saldırı var, ne bir bomba, nede endişelenecek başka bir şey, öyle mi? | Open Subtitles | , لذا ليس هناك هجوم لا قنابل , لا شيء للقلق حوله ؟ |
Tatlım. Bu ünlü bir sanatçı. endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | عزيزتي، هذا فنان معروف لا داعي للقلق حوله. |
Sahnede istekli göründükleri sürece, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | سيذهبكلّالتوتّرالجنسي... . طالماهوحارعلى المسرح, فلا شيء للقلق حوله. |
Eğer o değilse endişelenmesi gerekmez. | Open Subtitles | اذا لم تكن هي السبب فلا يوجد شيء للقلق حوله |
Eğer o değilse endişelenmesi gerekmez. | Open Subtitles | اذا لم تكن هي السبب فلا يوجد شيء للقلق حوله |
endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لاشيئ للقلق حوله فقط أستعمل المنظار |
Neyse, endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | . حسناً، ليس هناك شيء للقلق حوله |
Hava bombardımanından başka endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لاشيء للقلق حوله سوى الغارات الجوية |
Düşündüğüm şey doğru ise, endişelenecek çok şey var demektir. | Open Subtitles | حسناً، يُفترض أن لا يكون لدينا شيء يدعو للقلق. إلاّ لو كان ما أعتقد... صحيحاً، فعندئذٍ سيكون لدينا الكثير للقلق حوله. |
Yani endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لذا لاداعي للقلق حوله |
endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء للقلق حوله |
Bunun için endişelenecek bir sebep yok. | Open Subtitles | حقا لا شيء يدعو للقلق حوله |
- endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء للقلق حوله |
endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء للقلق حوله |