| Ne zaman kasabada bir suç işlense Richard, o suçların işlendiği evlere gidiyordu. | Open Subtitles | احيانا كانت تحصل جريمة في البلدة وريتشارد يذهب للمنازل التي وقعت الجرائم بها |
| Yani üretimi, işlenmesi ve Amerika boyunca evlere ve iş yerlerine temini esnasında, boru ve kaynak gibi ekipmanlardan sızıyor. | TED | لذلك، بينما يتم إنتاجه ومعالجته وترحيله للمنازل والمصانع عبر أمريكا، يتسرب من الآبار والأنابيب والمعدّات الأخرى. |
| Sadece evlere ve küçük işletmelere enerji sağlamak, daha derin olan enerji kıtlığını çözemez. | TED | إن مجرد توفير الكهرباء للمنازل والمشاريع الصغيرة لا يمكن أن يحل مشكلة الفقر العميق في الطاقة. |
| Bir nüfus dağılımı haritası olabilir, orta gelirli evleri gösteren bir çalışma. | Open Subtitles | ربما تكون دراسه سكانيه دراسه للمنازل من متوسط الدخل |
| Gil Thorpe'un evleri restore edip satarak bir servet kazandığını söylemiştin. | Open Subtitles | و قلت أن جيل ثورب يصنع المعجزات ببيعه للمنازل المتقلبة |
| Silah seçimi... haneye tecavüz katili yöntemiyle bağdaşmıyor. | Open Subtitles | مع النموذج البسيط للقاتل المقتحم للمنازل |
| Kurabiye kesimli evlere minnettar olacağımı hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أتوقع أن أكون شاكراً للمنازل قاطعة الأخشاب |
| Dışında ışık ya da alarm olmayan, yakınında... köpek barındırmayan evlere dikkat edin. | Open Subtitles | فكروا بطريقة السارق انتبهوا بشكل خاص للمنازل التي ليس لديها اضاءة خارجية و اشارات أنظمة انذار أو كلاب تنبح |
| Araştırmamızın bir kısmında, ele geçirdiğimiz evlere ait fotoğraflarda, kasalar vardı. | Open Subtitles | كجزء من التحقيق صادرنا صوراً.. للمنازل التي تمت مراقبتها. |
| Eğer gelemeyecek olursan, evlere de gidiyorum. | Open Subtitles | اتعلم اذا لم تستطع الحضور استطيع ان البي النداء للمنازل |
| Restoran, işlerinin çoğunluğunun evlere servis olduğunu söylüyor bu yüzden çok fazla gelen giden yokmuş. | Open Subtitles | المطعم يقول أن معظم عملهم توصيل الطلبات للمنازل لذا لا يوجد الكثير من الناس يمرون |
| Ülkedeki bütün evlere organ bağışı programına katılmaları için yalvaran mektuplar gönderdikten sonra yüzde 28'e ulaşmayı başarmışlar. | TED | لكن وضح أنها تحصل على 28 بالمائة بعد إرسال رسائل للمنازل في خطاب البلاد تتسول الناس للإنضمام لبرنامج التبرع بالأعضاء هذا. |
| Şimdi de evlere servise mi başladın? | Open Subtitles | أتقوم بخدمة التوصيل للمنازل الآن ؟ |
| Bunun için çoğu çocuk ilk yıl bitip tükenir fakat Gina'ya bir yer ayırarak sağlam kızları diğer evlere kaptırdık. | Open Subtitles | لا تقلقي - تعرفين اكثر الطالبات يهربن في السنة الاولى لكننا فقدنا افضل الفتيات بالنسبة للمنازل الاخرى |
| evlere servis yapmadığımızı söyledim. | Open Subtitles | أنا قلت, أننا لا نقوم بتسليمات للمنازل |
| Babam taksici oldu, annem de evlere temizliğe giderdi ama Polonya'yı terk ettikleri için bir gün bile pişman olmadılar. | Open Subtitles | حيث عمل والدي كسائق سيارة أجرة وأمي كمنظفة للمنازل لكنهم أبدًا، ولا ليوم واحد قد (ندِما على مغادرة (بولاندا |
| Satılık evleri saatlerce gezmiştik. | Open Subtitles | لقد قضيت ساعات معه أنظر للمنازل |
| Ama yine de evleri korumaya gelecekler öyle mi? | Open Subtitles | لكن أنهم سيأتوا هُنا للمنازل ؟ |
| Bu, bu haftaki ikinci haneye tecavüz ve elimizde tek bir ipucu bile yok. | Open Subtitles | ثان اقتحام للمنازل بهذا الأسبوع وليس لدينا أي دليل |
| Bir haftadan az zamanda bir blok arayla iki haneye tecavüz oldu. | Open Subtitles | اقتحامان للمنازل في أقل من أسبوع على بعد شارع واحد فقط |
| Başkanlık yarışı kızışırken Clark Preston yakın zamanda iki vahşi haneye tecavüz gerçekleşen mahalleyi gezdi. | Open Subtitles | و مع احتدام السباق نحو منصب العمدة كلارك بيترسون خصص وقتا للمشي في الحي الذي تعرض حديثا لاقتحامين دمويين للمنازل |