"لم أسمع عنه" - Traduction Arabe en Turc

• hiç duymadım
• ondan haber alamadım
• hiç duymadığım
• onu duymadım

hiç duymadım. Ona herhangi bir iş vermiş miydik?
لم أسمع عنه يوماً، هل تعاملنا معه من قبل؟

hiç duymadım ama teşekkürler. Çok hoş. Seyahatinizde bol şans.
لم أسمع عنه قط, ولكن شكراً إنها رائعة, حظاً سعيداً برحلتك

hiç duymadım. Benim yetkimi aşıyor olmalı.
لم أسمع عنه من قبل، لابد أنّه خارج ترخيصي.

Sen görüştüğünden beri ondan, haber alamadım. Ciddiyim.
انظر ,أنا لم أسمع عنه منذ أن رأيتك ,بصدق

- O hâlde niye... - Yemin edemem çünkü cesedini görmedim. Fakat kardeşim olduğu hâlde ondan haber alamadım.
لا يمكنني القسم لأنني لم أري جثته، لكنني لم أسمع عنه شيء، وهو أخي.

Bekle, onları babanı daha önce ismini hiç duymadığım bir yere götürdüklerini söylerden duydum, Siyah Kaya isimli bir yer.
لقد سمعتهم إنهم سينقوله لمكان لم أسمع عنه من قبل يدعى الصخرة السوداء

Sanırım bu mümkün ama hiç duymadım.
هذا ممكن على ما أفترض لكنّي لم أسمع عنه من قبل

hiç duymadım. Neden banimle konuşmak istiyorsunuz?
لم أسمع عنه من قبل، لمَ تودّ التحدّث معي؟

Hayır, hiç duymadım.
لا، لم أسمع عنه من قبل، لكنإذاالشركةمبنية..

- hiç duymadım. - Ama buna rağmen, izini sende bulduk.
لم أسمع عنه من قبل ومع ذلك تعقبناه اليكِ

Bilmem dostum, hiç duymadım
مصلح الخزف كلا ، لم أسمع عنه قط

- Dünya adlı gezegendeniz. - hiç duymadım.
من كوكب يسمى الأرض لم أسمع عنه

Anagrese ihtiyacım var. hiç duymadım.
ـ أريد أناجريس ـ لم أسمع عنه من قبل

Daha önce hiç duymadım. Bu yüzden soruyorum.
لم أسمع عنه قبل الأن ,لذالك أنا أسألكم.

hiç duymadım tamam mı?
أنه يملك إثنان "من الكازينوهات في "رينو لم أسمع عنه أبداً، تمام ؟

Bir süre ondan haber alamadım.
و لم أسمع عنه أية أخبار لفترة

Bir daha ondan haber alamadım.
لم أسمع عنه أي شيء من حينها

Hala ondan haber alamadım.
لم أسمع عنه حتّى الآن

Hayır, onu ortaya çıkaracak bir şey üzerinde çalışıyorum dedi ama burada gördükten sonra ondan haber alamadım.
كلا, لقد قال إنه يعمل على شيئٍ ما ليجعل (أمارا) تخرج من مكان إختبائها لكني لم أسمع عنه منذ أن كان هنا

O zamandan beri ondan haber alamadım.
لم أسمع عنه منذ ذاك حين

Bekle, onlar konuşurken gizlice dinledim, babanı daha önce adını hiç duymadığım Kara Kaya diye bir yere götüreceklerdi.
لقد سمعتهم إنهم سينقوله لمكان لم أسمع عنه من قبل يدعى الصخرة السوداء

O zamandan beri onu duymadım.
لم أسمع عنه منذ آنذاك