"لم تتسنى" - Traduction Arabe en Turc

    • hiç
        
    • olmadı
        
    Ya da bir dizi seçim, hiç başlayamadığın alternatif bir hayata götüremiyor mu? Open Subtitles أو سلسلة من القرارات التي ستعيدك إلى حياتك البديلة التي لم تتسنى لك؟
    Bu yüzden sabahları babamı hiç görmezdim. Open Subtitles لذا لم تتسنى لي الفرصة لأراه في الصباحات
    Devam et. Nasıl bir adam olduğumu hiç göremedi. Open Subtitles لم تتسنى له الفرصة لرؤية ما أصبحت عليه الآن
    Nefesli aletler için ciğerlerim asla uygun olmadı. Open Subtitles كلا، ليسوا هم، لم تتسنى لي الفرصه للفوز بالمعدات
    Biliyorsun, Lucas'tan ayrıldıktan sonra seninle pek konuşma fırsatımız olmadı. Open Subtitles هل تعرفين , لم تتسنى لنا الفرصة لأن نتحدث منذ ان إنفصلتي عن لوكاس.
    Biliyor musun, eğer utançla istifa etmeseydim özel sektörü hiç inceleyememiş olacaktım. Open Subtitles أتعلمين ، لو لم أستقيل بسبب الفضيحة عندها لم تتسنى لي الفرصة بأن أكتشف القطاعات الخاصة
    Bu çeki kutlamadık hiç. Open Subtitles لم تتسنى لنا الفرصة للاحتفال بذلك الشيك.
    Noktalamaya ve doku hasarına bakılırsa, hiç şansı olmamış. Open Subtitles استنادا الى التهتك وتلف الأنسجه فهو لم تتسنى له الفرصه قط
    Christy, çiçekler için hiç teşekkür etmedim. Open Subtitles لم تتسنى لي الفرصة كريستي لأشكرك على الزهور
    Yani Scott'un abisiyle evliydi, Scott ona hep cazip geliyordu ama ileri gidecek fırsatı hiç olmamıştı. Open Subtitles إذا هي كانت متزوجه لأخ سكوت كانت دومًا منجذبه لسكوت ولكن لم تتسنى لها الفرصه مطلقًا لتظهر ذلك.
    Bu yüzden hiç bir zaman anlarsınız ya, vedalaşma şansım olmadı. Open Subtitles ولهذا لم تتسنى لي البتة، تعلمين، فرصة توديعه.
    Yeni talimat kitabına bakmaya hiç fırsatım olmadı yani Open Subtitles لم تتسنى لي الفرصه لألقي نظره ... على دليل التدريب الجديد، لذا
    hiç takılamadığımız için üzgünüm ama sana hep şiirlerinin çok yaratıcı olduğunu söylemek istemişimdir. Open Subtitles .... أنا آسف أنه لم تتسنى لنا فرصة التعارف. لكنني أردت دائماً أن أخبركِ
    Tabii ki hiç gidemedim. Open Subtitles بالطبع , لم تتسنى لي الفرصة لأراه.
    Bunu seçmeye hiç şansım olmadı ki. Open Subtitles لم تتسنى لي الفرصة كي أقرر
    Hanna, seni seviyorum ama Maya'yla hiç konuşma şansım olmadı. Open Subtitles (هانا) ، إني أحبكِ ولكن لم تتسنى لي الفرصة للحديث مع (مايا)
    Senin nasıl olduğunu sorma fırsatım olmadı. Open Subtitles ‫لم تتسنى لي الفرصة لأطمئن عليك حتى الان ‫هل أنت بخير؟
    Barbeküde olanlar hakkında konuşma şansımız olmadı. Bir sebebi de yok. Open Subtitles لم تتسنى لنا الفرصة للتحدث بشأن ما وقع خلال الشواء
    Evde. Daha bakma şansım olmadı. Open Subtitles إنها في المنزل، لم تتسنى لي الفرصة لمعاينتها
    Çok zeki olduğunu duydum. Henüz kendisiyle tanışma fırsatım olmadı ama. Open Subtitles سمعتأنـّهلامعجداً، لم تتسنى ليّ الفرصة لرؤيته بنفسي.
    Ona söyleyecektim ama fırsatım olmadı. Open Subtitles كنت أريد إخباره، لكن لم تتسنى لي الفرصة. الكثير من هذه الصناديق هنا،

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus