Senin başına gelmedi hiç. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنك لم تحظى بهذا الشيء و لا تعرف كيف يكون |
Senin başına gelmedi hiç. Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنك لم تحظى بهذا الشيء و لا تعرف كيف يكون |
Anladığım kadarıyla hayatın hiç de kolay olmamış. Eğer senin olduğunu bilseydim. Yanında olur ve sana yardım ederdim. | Open Subtitles | يبدو أنّك لم تحظى بالحياة الرغيدة, ولو علمتُ بشأنك لكنتُ هناك, ولكنتُ قدّمت لك يد العون. |
Ancak onunla bütün günü detaylarıyla konuşacak fırsatı olmamış yani... | Open Subtitles | و لم تحظى بالفرصة حتّى تخوض في التفاصيل معها طوال اليوم، لذلك.. |
Etrafın kızlarla çevrili olmasına, rağmen, dört, hiç gerçek anlamda bir ilişkin olmamış. | Open Subtitles | أنت معتاد على فتن الفتيات بك في الحانات بالرغم من كونك رابعًا لم تحظى سابقًا قط بعلاقة ذات مغزى |
Son zamanlarda kimseyle muhattap olmamış gibi gözüküyorsun. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّك لم تحظى بتفاعل حقيقي مع أي أحد مؤخراً |
Ziyaretçin olmamış. | Open Subtitles | لم تحظى بأيِّ زائرٍ في الواقعِ |
Çok garip. Hiç ziyaretçisi olmamış. | Open Subtitles | من الغريب أنها لم تحظى بأحد |