Bana gelen bilgiye göre, daha önce hiç 90 metre atlamamış. | Open Subtitles | وكما علمت، لم يسبق له أن قفز اﻠ٩٠ مترا من قبل |
Köpek eğiticileri daha önce hiç böyle bir şey görmediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | المُدرب قال بأنه لم يسبق له أن رأهم هكذا من قبل |
daha önce hiç karşılaşmadığımız sayıda felaketle karşı karşıyayız. | TED | أننا نواجه لم يسبق له مثيل عدد من الكوارث. |
Ama üzülerek, bugün diller benzeri görülmemiş bir oranda ölüyor. | TED | لكن اللغات اليوم بكل أسف تموت بمعدل لم يسبق له مثيل |
Seçim komitesi partilerin fikir birliğiyle benzeri görülmemiş bir şekilde ikinci seçimlerin yapılması kararını aldı. | TED | أعلنت مفوضية الإنتخابات، بموافقة الأحزاب، إجراء لم يسبق له مثيل وهو إعادة الجولة الثانية. |
Bu dava eşi benzeri görülmemiş ve zor bir dava. | Open Subtitles | هذه القضية لها نطاق من الصعوبة لم يسبق له مثيل |
daha önce hiç gün yüzü görmemiş birşeyin yoğunluğun iç mekanizmalarına girebildiği bir alan. | TED | الفضاء حيث الأمر الذي لم يسبق له أن رأى ضوء النهار يمكنه الدخول في أعمال داخلية كثيفة. |
ünlü çünkü Tsavo'da olanlar daha önce hiç olmadı. | Open Subtitles | وسر شهرتها ان ما حدث فى تسافو لم يسبق له مثيل |
Ve daha önce hiç, bir kadına çocuklarını nasıl yetiştirmesi gerektiğini söylememişti. | Open Subtitles | و أيضاً، لم يسبق له أن يخبر امرأة كيف تربي أولادها |
Jackie'nin daha önce hiç patenle kaymamış olması kendine güvenini kesinlikle baltalamıyor. | Open Subtitles | فيالواقع،جآكيموون لم يسبق له إرتداء زلاجات مِن قبل بينماهوالآنوبكلثقهيعتلىمنصةالمُستحيل |
Kate'i daha önce hiç bu kadar çok çalışırken görmedim. Fakat Ben ve Emily için hep böyledir. | Open Subtitles | وقد إميلي لم يسبق له مثيل العمل بجد , لكنها كانت دائما هناك لبن واميلي. |
400 milyon yıl önce, yapraksız bitkiler gelişiyordu, daha önce hiç olmadığı gibi. | Open Subtitles | منذ 400 مليون سنة، كانت تزدهر النباتات عديمة الأيراق بشكل لم يسبق له مثيل. |
Nasıl olurda Casablancayı daha önce hiç izlemezsin. | Open Subtitles | كيف يمكن لديك لم يسبق له مثيل الدار البيضاء قبل؟ |
60'lı yaşlarının başında, kenarları hafif kel ama daha önce hiç evlenmemiş. | Open Subtitles | البق، في مقتبل الستين من العمر، يميل للصلع، لكنه لم يسبق له الزواج. |
Bird daha önce hiç sentetik pistte yarışmadı. | Open Subtitles | بيرد لم يسبق له أن شارك بالأرض الإصطناعية |
Ama diğer yandan, bize sunulan şey benzeri görülmemiş bir yakınlık. | TED | كما أنه يعطي انطباعا بالانسجام لم يسبق له مثيل. |
Asuma, şu an köy eşi benzeri görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıya. | Open Subtitles | أسوما، القرية حالياً في خطرِ لم يسبق له مثيل |
Daha önce böylesi görülmemiş bir kötü adam heryere terör saçacak. | Open Subtitles | شريرٌ لم يسبق له مثيل ينشر الرعب في أعقابه |
Yaklaşık M.Ö. 100'le M.S. 200 arasında insanlık tarihinde daha önce görülmemiş bir düzeyde üç yüzyıllık kültürel ve ticari değiş tokuşumuz oluyor. | Open Subtitles | بين عام 100 قبل الميلاد، و 200 ميلادية. لدينا ثلاثة قرون من التبادل التجاري والثقافي بمقياس لم يسبق له مثيل في التاريخ البشري. |