"لم يسبق لي أن" - Traduction Arabe en Turc

• Daha önce hiç
• Ben hiç
• Bunu hiç
• Şimdiye
• Hayatımda
• Onu hiç bu
• hiç gitmedim
• rastlamadım

Gerçek şu ki, ben bunlardan Daha önce hiç kullanmadım.
إذا أردت الحقيقة ؟ لم يسبق لي أن إستعملت إحداها

- Nasil bir sey oldugunu bilmiyorum. Daha önce hiç bebek dogurmadim.
لا أعلم ما احساس المخاض، لم يسبق لي أن أنجبت من قبل

Size şimdi, Daha önce hiç kimseye söylemediğim bir şeyi söylemek istiyorum.
أنا أريد أن أقول لك شيئا لم يسبق لي أن أخبرته لأحدا

Dürüst olmak gerekirse, Ben hiç kalkülüs dersi vermedim.
لكي أكون صادقا، لم يسبق لي أن درست الرياضيات.

Daha önce Bunu hiç yapmadım bu yüzden şimdi de yapamam.
لم يسبق لي أن استرخيت من قبل لا يوجد سبب يمنعني من المحاولة

O da bana: "New York'tayım çünkü Daha önce hiç New York'u görmemiştim" dedi. "Kendine bir uçak ayarla!
قالت : "أنا في نيويورك لأنني لم يسبق لي أن أذهب إلى نيويورك من قبل " "أركبي في الطائرة!

Daha önce hiç tekneye binmemiştim. Bu ilk kezdi.
لم يسبق لي أن ركبت قارب من قبل، كانت هذه أول مرة

Oh, Tanrım! Daha önce hiç buruna gitmedim.
أوه، يا إلهي لم يسبق لي أن ذهبت إلى التلّة من قبل

Daha önce hiç vurulmamıştım, ölüyorum zannettim.
لم يسبق لي أن تعرضت لإطلاق النار لذا خلتني ساموت

Daha önce hiç yatılı okumamıştım.
لم يسبق لي أن كنت في مدرسة داخلية من قبل

Daha önce hiç nişanlanmadım. Hiç gerçekten evlenmedim de.
كل الحق، لم يسبق لي أن شاركت وكانت متزوجة لم يسبق لي حقا.

Demek istediğim, Daha önce hiç senaryo yazmamıştım yani...
حتى أنني لم أفكر في ذلك لم يسبق لي أن كتبت سيناريو من قبل

Hemen herkes mal bekliyor, fakat böyle bir şeyi Daha önce hiç yapmadım.
ينتظر الجميع البضاعة لكن لم يسبق لي أن قمت بهذا

Daha önce hiç aptal kız olmamıştım. Hiç hoş bir şey değil.
لم يسبق لي أن كنت بنت خرساء قبل ذلك إنه ليس عظيم جداً

Daha önce hiç galaksiler arası uçuş rotası yapmadım.
لم يسبق لي أن أعددت القيام بحسابات التنقل عبر المجرات

Mac... bunlardan birini Daha önce hiç kullanmadım.
لم يسبق لي أن أطلق أحد هذه من قبل. بالضبط.

Ben hiç Oswald adında biriyle tanışmadım. Size bunu söyleyenler deliymiş herhalde.
لم يسبق لي أن قابلت أحدا اسمه أوزوالد أي شخص قال لك ذلك لابد أن يكون مجنون

Aslında daha önce Bunu hiç kimseye göstermedim.
الحقيقة أنني لم يسبق لي أن أريتها لأحد من قبل

Şimdiye kadar beyaz boyayla düzelmeyecek hiçbir şeye rastlamadım.
لم يسبق لي أن رأيت شيئا لا يمكن إصلاحه بالقليل من الدهان الأبيض.

Seni daha önce Hayatımda hiç görmedim. Değil mi, küçük hanım?
لم يسبق لي أن وضعت عيني عليك من قبل أيتها الشابة؟

Ama Onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim.
و لكن لم يسبق لي أن سمعته و هو منزعج هكذا

Oraya hiç gitmedim, ve o da beni hiç götürmedi.
لم يسبق لي أن ذهبت إلى هناك ولم يسبق أن اخذني إلى هناك

Aslında insanların en çok korktuğu on şey listelerinde buna hiç rastlamadım. O listelerde topluluk önünde konuşma veya ölüm vardı. Eminim yardım istemek de o listelerde olmalı.
إلاّ أنني لم يسبق لي أن رأيتها تندرج ضمن إحدى قوائم الأشياء العشر التي يهابها الناس كالتحدث أمام الحشود والموت لكنني على اقتناع تام أن مكانها إحدى هذه القوائم.