"لم يكن فقط" - Traduction Arabe en Turc

    • sadece
        
    • için değildi
        
    Yani seni istifa etmeye zorlayan sadece basın veya parazitler değildi. Open Subtitles إذاً، لم يكن فقط الصحافة أو المتطفّلين الذين أرغموك على الاستقالة
    sadece gelmiş geçmiş en basit tasarıma sahip değil, ayrıca tam bir çılgın moda anlayışı var. TED لم يكن فقط التصميم الأروع، بل كان الموضة السائدة أيضا.
    Fakat bu sadece ekonomik adaletsizlik konusunda bir kızgınlık değil, TED لكن لم يكن فقط غضبا على عدم العدالة الاقتصادية.
    Ama renklerin kullanımı sadece bir sanat icraatı değildi. TED لكن استخدام الالوان لم يكن فقط حركة فنية
    Çocukların yası amcaları için değildi tekrar yuvalarını kaybetmenin verdiği üzüntü yüzündendi. Open Subtitles حزن الأطفال لم يكن فقط على عمهم ولكن على أملهم الضعيف أنهم سيجدوا منزل أخر
    Çünkü titremeyi kabullenmek benim için sadece sanatla ve sanat yetenekleriyle ilgili değildi. TED لأن إعتناق الهزّة بالنسبة لي لم يكن فقط حول الفن و إمتلاك المهارات الفنية.
    Uzun mesafe koşusu sadece sağlığım için iyi değildi. Düşünmeme ve büyük hayaller kurmama yardımcı oluyordu. TED الجري لمسافات طويلة لم يكن فقط جيد لصحتي بل أيضاً ساعدني على التأمل و الحلم بأشياء كبيرة.
    İlginç olan, Twitter'ın sadece bir dağıtım mekanizması olmamasıydı. TED ومن المثير للإهتمام, رغماً عن ذلك, لم يكن فقط تويتر كتقنية نشر
    Denny Moe'nin dükkânına ilk kez girdiğimde sadece saç kesmiyordu. TED في المرة الأولى التي دخلتُ فيها صالون حلاقة ديني مو، لم يكن فقط يقص الشعر.
    Neden? Nedeni sadece Avrupa'ya duyduğu merhamet değildi, TED لم يكن فقط تعاطفاً مع أوروبا، رغماً عن أنه كان كذلك.
    Tamam, çünkü çok seri bir şekilde yapacağım. Ve son yedi yılda, bu sadece kar amacı gütmemekle ilgili değil. TED حسنا، لأنني سأقدمها بسرعة. إذا في السبع سنوات الماضية، هذا لم يكن فقط للّا ربحية.
    Ama benim için esas şaşırtıcı olan çıkan ışığın miktarı değil, ışığın sadece lüsiferin ve lüsiferaz karışımından ibaret olmaması. TED و لكن بالنسبة لي ما كان مدهشا هو ليس فقط كمية الضوء، بل هو ان الامر لم يكن فقط لوسيفرن ولوسيفرات.
    Demek sadece o genç adam onu terk ettiği için evden kaçmamış? Open Subtitles اذن لم يكن فقط هجر حبيبها لها هو سبب هروبها لا
    Madinat Habu adlı büyük yapı gibi tapınaklar sadece Firavun'un gücü ve sağlığını değil aynı zamanda tanrılara bağlılığını da ilan eden olağanüstü tören yeri olarak hazırlandı. Open Subtitles مثل هذا البناء العظيم المسمي مدينة حابو الذي لم يكن فقط مكاناً لإقامة الطقوس أو حتى دليلا على عظمة وثروة الفرعون
    Bu adam sadece alkolik sapık bir kapıcı değildi. Open Subtitles هذا الرجل لم يكن فقط حارسا منحرفا مدمنا على الكحول
    sadece bir ressam değildi, tıbbi çizimler yaptı, - ve ordu için bir tank dizayn etti. - Vay canına. Open Subtitles جيد جداً، لم يكن فقط رساماً فقد رسم لوحات طبية وصمم دبابة للجيش
    birçok şey yapabilen, iç yapısı titreşen ve sadece bir noktadan ibaret olmayan bir cins parçacık. Open Subtitles يمكن أن يتذبّذب, التى يمكن أن يفعل أشياء, الذى لم يكن فقط جزئ نقطة.
    Ferrel'ın sonuçlarını sadece süslemediğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ya da uydurmadığından? Open Subtitles كيف تعرفي بأنّ فارول لم يكن فقط يزيّن نتائجه؟ أو يجمّلهم.
    Ambardaki bilgisayar sadece düğmeye basmak için değildi. Open Subtitles الكمبيوتر الذى فى السرداب لم يكن فقط لضغط الزر
    Orjinal Grand Tour yalnızca bir şeylere bakmak veya bir şeyler öğrenmek için değildi. Open Subtitles واحد من مقاصد جراند جولة الأصلي لم يكن فقط أن ننظر إلى الأشياء والتعرف على الأشياء.
    Genç olduğumuz için değildi. Bunun yüzündendi. Open Subtitles لم يكن فقط اننا صغارا كان هذا الامر

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus