"لنفترض أن" - Traduction Arabe en Turc

    • Diyelim ki
        
    • Farz edelim
        
    • varsayalım
        
    • varsayın ki
        
    Diyelim ki Larry Bird ilk çeyrekte on sayı üretiyor. Open Subtitles لنفترض أن طير لاري سيحرز عشر نقاط في الريع الأول
    Diyelim ki biyoyakıt tarlalarının verimliliği, yılda hektar başına 1200 litre biyoyakıttır. TED لنفترض أن إنتاجية زراعة الوقود الحيوي هي 1200 لتر لكل هكتار في السنة
    Diyelim ki twitlerin %99,999'u kimse için bir risk değil. TED لنفترض أن 99,999% من التغاريد لا تمثّل خطراً على أحد.
    Farz edelim Dr. No bu değişimi hacklemeye çalışsın. TED لنفترض أن الدكتور نو يحاول اختراق عملية التبادل.
    Sadece bir otobüsün olduğunu ve onu her daim gördüğünüzü varsayalım. Open Subtitles لنفترض أن هناك كان باص واحد وأنت يُمْكِنُ أَنْ تَراه دائماً
    Diyelim ki, 4 kişi numaralandırılmış 4 farklı sandalyeye oturmak istiyor. TED لنفترض أن لدينا أربعة أشخاص يحاولون الجلوس على أربعة مقاعد.
    Diyelim ki ikinci çocuğun kız oldu. Bizimkisi öyle oldu. Open Subtitles لنفترض أن مولودك الثانى سيكون بنتاً مثلما حدث معنا
    Diyelim ki bu gece buraya biri gelecek olsaydı.. Open Subtitles حسنا , لنفترض فحسب لنفترض أن أحدهم سيأتي الليله
    Diyelim ki birisi görmemem gereken bir şeyi gördüğümü sandı. Open Subtitles لنفترض أن أحدهم اعتقد أنني رأيت شيئاً لم يفترض بي رؤيته
    Diyelim ki anneniz yardımını istedi, kendini öldürmek istedi, Open Subtitles لنفترض أن والدتك كان بحاجة لمساعدته وأرادت أن تقتل نفسها
    Düşünün bir. Diyelim ki Kim Goo Nam yakalandı. Open Subtitles فكر بالأمر, لنفترض أن كيم جو نام ألقي القبض عليه
    Diyelim ki Japonlar şu an bizi izliyor, saldırmaya hazırlanıyorlar. Open Subtitles لنفترض أن اليابانيون يراقبوننا الآن ويتأهبون للمجيء إلينا
    Diyelim ki Japonlar şu an bizi izliyor, saldırmaya hazırlanıyorlar. Open Subtitles لنفترض أن اليابانيين يراقبوننا الآن يتأهبون للقدوم إلينا
    Diyelim ki bir delikanlı sevgilisine yün bir mont almak istiyor. Open Subtitles لنفترض أن شاباً يريد شراء معطف من الكاشمير لمعشوقته
    Diyelim ki buradaki vatandaş bir bardak su içmek istedi. Sadece bir bardak, bir şey olmaz değil mi? Open Subtitles لنفترض أن هذا الرجل أخذ رشفة من المياه رشفة بسيطة لن تضر أحد
    Diyelim ki 40 bin dolarlık bir işin var. Open Subtitles لنفترض أن لديك ما قيمته أربعين ألف دولار من القطع العاملة
    Ama Diyelim ki, tek yaptığımız demokrasinin karmaşadan ibaret olmadığını, halkın birliğinde çok büyük, gizli bir güç olduğunu dünyaya göstermekti... Open Subtitles لكن لنفترض أن كل ما فعلناه هو أننا أظهرنا للعالم أن الديمقراطية ليست فوضى أن هناك قوة خفية عظيمة في إتحاد الشعب؟
    Bir partide, en az altı insan olduğunu Farz edelim. TED لنفترض أن هناك ست أشخاص على الأقل في حفلة.
    Farz edelim l.N.S. Onu yakaladı ve Meksika'ya geri yolladı. Open Subtitles لنفترض أن دائرة الهجرة قبضوا عليه وأعادوه إلى المكسيك
    Örneğin, sarı ışığın, sarı frekanslı gerçek sarı ışığın gözünüze geldiğini varsayalım. TED مثلاً، لنفترض أن هناك ضوء أصفر, إنه ضوء أصفر حقيقي، مع تردد أصفر، يسطع في عينك.
    varsayın ki iki hastalık ortaya çıktı. Biri az görünen türden, diğeri de bilindik bir hastalık. Ama tedavi edilmezlerse, ikisi de aynı düzeyde şiddetli olurlar. TED لنفترض أن هناك مرضين. احدهم نادر، والآخر شائع. لكن إذا لم يتم معالجتهما فكلاهما متساو بالخطورة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus