- Sana önlerden yer ayırırız. - Annem için bile yapmam bunu. | Open Subtitles | سنعطيك مكان أمامى فى النفق لن أفعل ذلك حتى من أجل أمى |
- Böyle birşeyi yapmam. - Evet yapacaksın bay Watson. | Open Subtitles | لن أفعل شيئا بلى سوف تفعل ذلك يا سيد واتسون |
Yerinde olsam bunu yapmazdım. Cidden sevgiline güvenmek istiyor musun? | Open Subtitles | لن أفعل ذلك لو كنت مكانكِ أتريدين حقاً الوثوق بصديقكِ؟ |
Fellgiebel'den haber alana kadar bir şey yapmıyorum. Onu hemen telefona bağla. | Open Subtitles | أنا لن أفعل أي شئ حتى أسمع من فيلجيبل أعده للهاتف الآن |
Tüm kozlarını oyna. yapmayacağımı sanma. | Open Subtitles | لا تظنين أنني لن أفعل هذا بوجود هذا الرجل إلى جانبي، لن أفشل |
Yaşamana izin verdim, ama bir dahaki sefere Vermem. | Open Subtitles | تركت تعيش, و لكِن المرة القادمة لن أفعل. |
Demek istediğim, belki bir hafta sonu için ama ondan fazlasını, Yapamam. | Open Subtitles | أعنى ربما تكون عطلة نهاية أسبوع ولكن أكثر من هذا، لن أفعل. |
Yapma, dostum. Sen delirdin mi? Bunu sana asla yapmam. | Open Subtitles | هيا هل أنت مجنون أنت تعرف أنني لن أفعل هذا |
Ne sana ne de buraya zarar verecek hiçbirşey yapmam. | Open Subtitles | أنا لن أفعل أي شيء لإيذائك أو إيذاء هذه الشركة |
Oh, yapma Sarah. Böyle biri olmadığımı biliyorsun. Bunu asla sana yapmam. | Open Subtitles | بالله عليكِ سارا هذه ليست من عاداتي، لن أفعل بكِ هذا أبدًا |
Ama ben bunu asla yapmam. Arkadaş alanından çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | و لكني لن أفعل ذلك أبداً أريد إخراجه من عقلك |
100 dolarına bahse girmezsen, yapmam. | Open Subtitles | الآن إنني لن أفعل ذلك إلا لو راهنتني على ذلك |
Bana karşı bu kadar cömert olan bu spora zarar verecek bir şeyi asla yapmam. | Open Subtitles | أنا لن أفعل أى شئ لأؤذى هذه الرياضة هذا كان جيد جداً لى |
- Bunu öz annem için bile yapmazdım. - Seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | سنعطيك مكان أمامى فى النفق لن أفعل ذلك حتى من أجل أمى |
Bir torba için sana bunları yapmazdım. Seni lanet olası paçavra. | Open Subtitles | لن أفعل ذلك لك مقابل حقيبة كاملة أيها القذر |
Ama ben olsam bunu yapmazdım. | Open Subtitles | لكني لن أفعل هذا إلا إذا كنت تريد منه أن يلطم وجهك |
James Cameron hakkında konuşmuyorum, bunu yapabilirim ama yapmıyorum. | TED | أنا لا أتحدث عن جيمس كاميرون، مع أني أستطيع، ولكني لن أفعل. |
Ve bunu yapmayacağımı düşünmeyin... eğer çocuklarımın herhangi bir tehlikede olduğunu hissedersem. | Open Subtitles | وهل تظن بأني لن أفعل إذا شعرت بوجود خطر يهدد الأطفال؟ |
Ama demem, çünkü kişisel hayal kırıklıklarımın mesleğime zarar vermesine izin Vermem. | Open Subtitles | لكني لن أفعل ذلك، لأني لا أسمح ... باليأس الشخصي أن يُفسد التزاماتي العملية |
Yolcularımı tehlikeye atacak hiçbir şey Yapamam. | Open Subtitles | لن أفعل أي شيء قد يعرض حياة المسافرين للخطر. |
Söylemeyeceğim zaten. Sen söyleyeceksin. Eğer söylemezsen, o zaman ben derim. | Open Subtitles | انا لن أفعل , أنت ستفعل , و اذا لم تفعل , فسأفعل أنا |
- Etmem! - Bir de annem söz dinlediğini sanıyor! | Open Subtitles | . ـ لن أفعل ـ وأمي تظن أنكِ مطيعة جدا |
Şunu Söylemem lazım. Kardeşine Söylemem demiştim. | Open Subtitles | هناك شيئ واحد يجب أن أقوله لقد وعدت أختك أننى لن أفعل |
Seni istiyorum, ama şimdi Olmaz. Karım olana kadar Olmaz. | Open Subtitles | أنا أرغب بك، ولكني لن أفعل شيئاً حتى تكوني زوجتي |
Sen açmasaydın kapatacaktım. Ve söz veriyorum bunu bir daha yapmayacağım. | Open Subtitles | كنت سأغلق الخط إذا لم ترد وأنا لن أفعل هذا ثانيةً |