Stark bütün gücünü toplamadan Casterly Kayası'na saldırmayı göze almaz. | Open Subtitles | ستارك لن يخاطر بالزحف نحو كاستلي روك حتى يكون كامل القوات. |
Hayır. Böyle usta bir adam, çıktığında motosikletinin yakınlarda olmaması riskini almaz. | Open Subtitles | رجل كهذا لن يخاطر بألا تكون دراجته بقربه عندما يخرج |
Amerika'da bir tren bombalaması için kendisini ele verme riskine girmeyecektir. | Open Subtitles | لن يخاطر بكشف نفسه هنا في الولايات المتحدة من أجل تفجير قطار |
Bir beyefendi bir hanımefendinin itibarını asla riske etmez. | Open Subtitles | الرجل النبيل لن يخاطر ابدا بسمعة سيدة |
Bu riske girmez. Başka bir aracı daha olmalı. | Open Subtitles | لن يخاطر بالأمر لا بد من وجود سيارة اخرى |
Doğru, fakat kimse Jackson'ı karşısına alma riskine girmez, hele Collins'e hiç. | Open Subtitles | حسناً ، ولكن لن يخاطر أحد بمعاداة (جاكسون) ولا حتى (كولينز) |
Bir beyefendi asla bir hanımefendinin itibarını tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | وهو جدا قلق بخصوص صحتها الرجل المحترم لن يخاطر بسمعة سيدة |
Menajeri de yapmamış. Kaynağını tehlikeye atmazdı. | Open Subtitles | و ليس الوكيل فهو لن يخاطر بفقدان عميلته الثمينة |
Sovyetler, elimizde yürüyen bir nükleer caydırıcı olduğu sürece savaş riskini göze almayacaktır. | Open Subtitles | لن يخاطر السوفييت بالدخول في حرب... ولدينا رادع نووي يمشي على قدمين بجانبنا |
Hayir, havaalanindan gitme riskini göze almaz o. | Open Subtitles | لن يخاطر للذهاب للمطار |
Karısını da kaybetmeyi göze almaz. | Open Subtitles | و لن يخاطر بفقدان زوجته |
Bizi içeriye sokmak için CDC ile başını belâya sokma riskini almaz. | Open Subtitles | لن يخاطر بالدخول في مشاكل فقط ليدخلنا خلسة |
Chata adamlarının torununu öldürmesi riskini almaz. | Open Subtitles | إن (تشاتا) لن يخاطر بأن يقتل رجاله حفيدة |
Fatah eğer işine yaramasa böyle bir açığa çıkma riskini almaz. | Open Subtitles | (فتاح) لن يخاطر بهذا النوع من الكشف إلا إذا خدمه ذلك بطريقةٍ ما |
Amerika'da bir tren bombalaması için kendisini ele verme riskine girmeyecektir. | Open Subtitles | لن يخاطر بكشف نفسه هنا في الولايات المتحدة من أجل تفجير قطار |
Naz o olmadan hap almanı riske etmez. | Open Subtitles | ناز" لن يخاطر بأن يدعك تأخذ " بدونها |
Mick parlamentodan ayrılmak istemediğini zaten söylemişti. O riske girmez. | Open Subtitles | لا ، (مايك) سبق وقال أنه لن يغادر المجلس لن يخاطر |
Cameron elinde daha fazlası olmadan mahkeme riskine girmez. | Open Subtitles | كاميرون) لن يخاطر بالمحكمة من دون اكثر معلومات) |
Gerçek erkek bir kız için hayatını tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | لأنّ الرجل الحقيقي لن يخاطر بحياته لأجل فتاة |
Tamam, kendi hayatını tehlikeye atacak kadar salak bile olsa benimkini tehlikeye atmazdı. | Open Subtitles | و حتى إن كان أحمقاً بما فيه الكفاية ليخاطر بحياته الخاصة... فإنه لن يخاطر بحياتي أنا... |
- Medyanın burada olduğunu biliyor. Kendi yardım gecesinde zor duruma düşme riskini göze almayacaktır. | Open Subtitles | لن يخاطر بقطع الحديث في حفل لجمع التبرّعات. |