"لوحدكِ" - Traduction Arabe en Turc

• yalnız
• tek başına
• kendi başına
• yalnızsın
• başınasın
• kendin

O zaman ben gideyim. yalnız değilsin ve bu ikimizin meselesi.
علي أن أذهب الآن, لستِ لوحدكِ سنعمل على تلك الحاله سويةً

Kanepede uyuyor olabilirim ama bunu yalnız atlatmana izin vermeyeceğim.
ربما أنام على الأريكة لكن لن أدعك تمرّين بهذا لوحدكِ

Bir süre yalnız kalabilmek için beni kapı dışarı etmeni de anlıyorum.
أيضاً أتفهم رغبتكِ لطردي من المنزل من أجل أن تكوني لوحدكِ لفترة

Teşekkür ederim. Ama yinede, bunu tek başına yapmaman gerekirdi.
شكراً لكِ ، لكن مازال عليكِ عدم القيام بذالك لوحدكِ

tek başına bütün konvoyumu vurdun. Ama malın tamamını yaktın.
لقد ضربتي قافلتي بأكملها لوحدكِ لكنّكِ تركتِ البضاعة تحترق، لماذا؟

Yemekleri hep kendi başına pişirdin.
تعرفين، دائماً ما تطبخين هذا الطعام لوحدكِ.

Tek yapman gereken şey, onunla biraz yalnız zaman geçirip kendine güvenmeni sağlamak.
كل ما تريدينه هو أن تقضي بعض الوقت معها لوحدكِ وعززي ثقتك بنفسك

Başın belaya girerse, bil ki bunu yalnız yapmak zorunda değilsin.
لو وقعتِ في مشكلة، فكما تعلمين ليس عليكِ فعل ذلك لوحدكِ

Büyükannen geceleri yalnız başına dışarı çıkmana izin veriyorsa pek de katı biri sayılmaz.
جدتكِ ليست صارمة جداً إذا كانت تدعكِ تخرجين . طوال الليل لوحدكِ

Anlıyorum, yalnız yaşadığınız zaman bu sizi... Bu çok zor. Bunu anlıyorum.
أفهم أنكِ إذا كنتِ تعيشين لوحدكِ يكون الأمر صعبا.

Tünelin girişinde yalnız başına dikiliyorsun, çünkü bir şeyler biliyorsun, ben bile isimlendiremiyorum; daha derin, daha merhametsiz bir şey...
أنتِ تقفين لوحدكِ بمدخل النفق لأنكِ تعرفين شيئًا لا أستطيع حتى تسميته شيء أعمق وأكثر قسوة

Sizin gibi seksi sesli bir kadının yalnız uyandığına inanmak zor.
إمرأة بصوت مثير مثلكِ, من الصعب التصديق بأنكِ تستيقظين لوحدكِ

Ama bu sefer yalnız değilsin. Ben yanındayım.
عدا هذه المرة أنكِ لستِ لوحدكِ فانا بجانبكِ

Düşündüm de, ona yalnız kalmak istediğini söyleyen bir not yazabilirsin.
حسنا، أنا كنت أفكر، أن تكتبِ مذكرة، فقط تقولين فيها بأنّكِ تريدين أن يترككِ لوحدكِ

Çok korkmuş olmalısın ha? Bu ormanlıkta yalnız başına mısın?
لا بد وأنكِ خائفة للغاية بأن تكوني لوحدكِ في هذه الغابات

O zaman ben de yalnız kalırım.
هل ستحبين لو تركتِ لوحدكِ في تلك الغابة؟

tek başına dağın içerlerine girmen... Yaralansan ne yapardık? !
إذا ما دخلتِ الغابة لوحدكِ و تأذّيتِ، ماذا سوف تفعلين؟

Çok üzgünüm, tavşan suratlım. Yemeğini tek başına yemek zorunda kalacaksın.
أنا آسف جدّاً يا عزيزتي، سيكون عليكِ أن تتناولي الغذاء لوحدكِ.

Birine ihtiyacın var. tek başına iyi olduğunu düşünüyorsun ama değilsin.
إنكِ بحاجة لأحد ما، تعتقدين بأنك بخير لوحدكِ, لكنك لست بخير.

Bence bu çok cömertçe ama bundan sonra kendi başına kalacaksın.
الذي أعتقد بأنهُ سخي، لكن بعد ذلك، أنتِ لوحدكِ

Ama sen burada, mutfağımda kocamla birlikte yalnızsın.
ورغم ذلك , أنتِ هنا لوحدكِ في مطبخي مع زوجي

Artık tek başınasın. Ne kadar istiyorsan, o kadar para biriktirebilirsin.
أنتِ لوحدكِ الآن، إدخريّ المال بقدر ما تستطيعين

Bunu kendin yapmak istediğini bilmeliydim.
كان يجب علي أن أعلم بأنكِ ترغبين بفعل هذا لوحدكِ