"لوضعها" - Traduction Arabe en Turc

• koymak
• koymaya
• yerleştirecek
• koyacak

Eh, Tjhezwa ikinci ekranda koymak için, olacak İkinci Ekrana verin
حسناً، تجهزوا لوضعها على الشاشة الثانية، سوف نضعها على الشاشة الثانية

Kapı koluna koymak için herhangi bir şey yok ve rahatsız edilmeyeceğimden emin olmak istemiştim.
لا توجد علامة لوضعها خارج الباب و قد أردت التأكد ألا يزعجنى أحد

Eğer tedavisinde büyük bir iyileşme görülmezse onu huzurevine koymak zorunda kalacağız.
اذا لم يكن هناك تطور ملحوظ في المعاملة سوف نضطر لوضعها في منزل تديره الولاية

Newyork'a gidip Benny Olson'u bulmaya ismini yazıp kutuya koymaya söz verdim.
عاهدته بالذهاب الى نيويورك وأجد بني جولسون وأجبره على كتابة اسمه لوضعها فى العلبة

Onları yerleştirecek yerimiz yok.
ليس لدينا مكان لوضعها. ليس لدينا مكان أكثر لوضع منطقتنا.

Bu oda, yoksulluk veya politika yüzünden, bir koleksiyon vitrini şöyle dursun, onları içine koyacak orta sınıf bir evi dahi karşılayamadan giden nesillerin fedakârlıklarını temsil ediyordu.
فتلك الغرفة كانت تُمثل تضحيات أجيال رحلت أجيال بسبب الفقر أو السياسة لم تستطع تحمل نفقات تلك التحف مجتمعةً ناهيك عن منزل من الطبقة الوسطى، لوضعها فيه

Ben planlar senin katında onu koymak var bahse girerim.
أراهن أن لديكَ خُططاً .لوضعها على أرضيّتك

Muhtemelen bunu ani defterine koymak isteyeceksin.
قد تحتاج لوضعها في الذاكرة الخاصة بك. لا أعتقد لعدم ظهورهم.

Size ders olsun, bijon anahtarını koltuğun altına koymak iyi bir fikir değil.
مهلا، مرجعا في المستقبل، والركاب الآخرين ، الرئيسية إطارات تحت مقعد الراكب يست مكانا جيدا لوضعها.

Anneleri yerine koymak için kamerayı kaldırdı.
الأم أخذت الكاميرا لوضعها جانبًا

Evime koymak için, hayattaki tecrübelerimi yansıtan fotoğraflar arayacağımızı sanıyordum.
حسبت أن علينا العثور على صورة لوضعها في منزلي... صوراً نظرياً تعكس خبرتي في الحياة

Geri yerine koymak için almıştım,
انا ذهبت إلى هناك لوضعها

Dosyaya koymak için fotoğraflarını çekeceğiz.
نحن نأخذ صورا لوضعها في الملف

Çocuğa bakıyorum... ve çocuğu yavaşça güvenli bir yere koymaya zaman buluyorum.
وكان لدي وقت كافي لوضعها بلطف إلى الأمان...

Takip cihazı. Üzerine yerleştirecek kadar yakınlaşmam gerek.
أداة تتبع , أنا فقط بحاجة لأقترب منه بما يكفي لوضعها عليه

Özel kıyafetleri giyip de varilin içine yerleştirecek kadar vaktimiz yoktu Hank.
"لم يكن لدينا وقت لوضعها بالداخل وللخوف من خطر الدعاوى، (هناك)"

Onu belirgin şekilde, ana konunun yanlış tarafına koyacak birşey... ki insanlar bunu arzuyla düşünsün.
شيئاً ما لوضعها على الجانب الخاطئ من المسألة الرئيسية حيث يتحمس لها قومنا