İnan bana, baban emin olmak için DNA testi yaptırdı. | Open Subtitles | ثق بي فقد قام والدك بعمل اختبار الحمض النووي ليتأكد |
Ve geceleri çalışan babam, tüm öğleden sonrasını onunla geçirirdi onun yemek yediğinden emin olmak için. | TED | وكان والدي الذي كان يعمل ليلا؛ دائما ما يقضي معها أوقات بعد الظهر، فقط ليتأكد أنها تناولت الطعام. |
Ben düştükten sonra emin olmak için tekrar ateş etti. | Open Subtitles | وبعدما سقطت أطلق النار ثانية ليتأكد من موتى |
Pişirimin zamanında başladığından emin olmak için, pencereden dışarı sarkar. | Open Subtitles | يقوم بالإنحناء للخارج ليتأكد أن عملية الخبز تبدأ بموعدها |
Erkek arkadaşları ile çocuk yapmalarını sağlamak için topluluktaki diğerleri üzerinde sihir kullandı. | Open Subtitles | لقد إستخدمَ السحرَ على البقية في الدائرة ليتأكد من أنهن سيحملن من أصدقائهن |
Dolabındaki çiçekleri bulduğundan emin olmak istedi. | Open Subtitles | لقد كان بخزانتك ليتأكد من حصولك على تلك الزهور |
Adamın öldüğünden emin olmak için tetiği kendisi çekmeliydi. | Open Subtitles | كان يجب عليه أن يجذب الزناد بنفسه ليتأكد بنفسه انه قتل هذا الشاهد |
Annemin amcama âşık olmadığından emin olmak için geri geldi. | Open Subtitles | لقد عاد ليتأكد أن أمي ليست مغرمة بعمي حقاً |
Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için bu civardaki evleri sürekli kontrol eder. | Open Subtitles | إنه يقوم بجولات روتينية على المنازل ليتأكد من الأمن جيد جداً |
Soluk borusunun kesildiğinden emin olmak için gereğinden fazla güç uygulanmış. | Open Subtitles | أي أحد كان لديه خبرة في هذا كان ليستخدم بعض الضغط ليتأكد أن القصبة الهوائية أنقطعت |
Dosyayla değil de yalnızca senin hakkında konuştuğumuzdan emin olmak için geldi. | Open Subtitles | هو هنا ليتأكد أننا لا نتحدث حول . القضية، فقط حولك |
Sadece benim okuyabileceğimden emin olmak için neden böyle çetrefilli bir yol kullandığını merak ettim. | Open Subtitles | اتسائل لماذا ذهب الى هذا العمق ليتأكد بأنني سأقرأ هذه |
emin olmak için birini gönderelim herşeyin plana göre gittiğinden. | Open Subtitles | يجب أن أرسل شخصاً ما ليتأكد أن كل شيء سيسير حسب الخطة |
Eğer bunu ben yapacak olsaydım, yerde, girişte iki adamım olurdu, onun alındığına emin olmak için uçakta bir adam. | Open Subtitles | ،إن كنت سأقوم بفعلها لكنت سأضع شخصين على الأرض عند البوابة شخصٌ واحد على متن الطائرة ليتأكد من خروجها |
Zero Zombies'lerin sızmadığında emin olmak için gelmiş. | Open Subtitles | أنه هنا ليتأكد من أن فرقة زيرو زومبي لن تتسلل للمسابقة |
Katil, hedeflerinin katılacağından emin olmak için resmi davetiye göndermiş. | Open Subtitles | القاتل إستخدم دعوة رسمية ليتأكد من أنهم سيحضرون |
Ve muhtemelen Stone'un araba kazası geçirdiğine emin olmak için onu havaalanına kadar takip etmiş olmalı. | Open Subtitles | وعلى الارجح كان يتبعه للمطار ليتأكد صعوده على الطائرة عندما وقع حادث التصادم |
Onun da kimsenin onu arkadaşımız Bello'ya giderken takip etmediğinden emin olmak için sıcak koşu yaptığını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أتعتقد انه سيقوم بهروب ساخن ليتأكد ان لا أحد يتعقبه أتعتقد انه سيقوم بهروب ساخن ليتأكد ان لا أحد يتعقبه |
İspanyol gemisini avlama planını bozmayacağından emin olmak için. | Open Subtitles | ليتأكد أنك لن تتدخل في خطته لصيد السفينة الأسبانية. |
Sadece her şeyin yolunda gitmesini sağlamak için burada. | Open Subtitles | إنه هنا فقط ليتأكد أن كلّ شىء يسير بشكل صحيح |
Kurbanın karşı gelmemesini sağlamak için mi çekiç getirdi? | Open Subtitles | اذن فقد جلب المطرقة ليتأكد ان ضحيته لن تقاوم؟ |
- Veya biri senin dahili numaranı arayıp doğru adresi aldığından emin olmak istedi. | Open Subtitles | ذلك وأن هناك شخص ما اتصل ليتأكد أن لديك عنوان صحيح |