Her zaman burayı kimin bırakacak kadar aptal olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | ولكنى أتساءل من السخيف بما فيه الكفاية ليترك هذا هنا |
en azından silahını evde bırakacak kadar akıllıymış. | Open Subtitles | على الأقل هو ذكي بما يكفي ليترك مسدسه بالمنزل |
Geçmişinin ağırlığıyla yaşıyor... kendini bırakıp o dehşetle yüzleşmekten korkuyor. | Open Subtitles | خائف جداً ليترك الأمر يذهب ما واجه رُعبه أبدآ |
Ailesi onun öldüğünü öğrendiğinde kuzenlerinden birkaçı gelip bir hatıra bırakmak istemişler. | Open Subtitles | وعندما اكتشفت عائلته بأنه قد قضى نحبه أتى بعض أقاربه ليترك علامة. |
Makul bir insan vücudunu o şekilde bırakmaz. Ne şekilde? | Open Subtitles | ما من مصمّم عاقل كان ليترك الجسم على ماهو عليه. |
Hayır, o tam bir pisliktir. Bana asla arabasını bırakmazdı. | Open Subtitles | لا ، إنه أحمق بشكل كُلي ما كان ليترك لي سيارته |
Diğer taraftan ben, bana sağlık kliniğini bırakacak bir başka ölü ebeveyn bulmalıyım. | Open Subtitles | اخرى ناحية من أنا, سري أب أجد أن علي ميت آخر لي ليترك الطبية ممارسته |
Demek, o buradaydı ve bize ipucu bırakacak kadar ayık kafadaydı. | Open Subtitles | حسنا اذن لقد كان هنا و واع بشكل كاف ليترك لنا دليلا |
Bak, bu işin arkasında kim varsa çıkmak için kullanabileceğimiz bir şey bırakacak kadar salak değildir. | Open Subtitles | من خلف هذا ليس غبياً ليترك شيئاً نستعمله للتحرر |
Böyle bir iz bırakacak kadar küçük at görmedim. | Open Subtitles | لم ارى حصان كبير كفايه، ليترك اثر كهذا |
Çalınmış botların izini bırakacak kadar aptal ama onları önceden çalacak kadar akıllı mı? | Open Subtitles | - ماذا تقولى؟ غبى ليترك آثار أقدامه لكنه ذكى ليسرق الحذاء |
Ama sadece timsah, suyun güvenli ortamını bırakıp aslan'ın mekanında karşısına çıkmaya cesaret edebilir. | Open Subtitles | لكن التمساح جريء بما فيه الكفاية ليترك أمان الماء ويقابل الأسد على ارض موطنه |
Bir köylü için evini, ekinini bırakıp orak yerine kılıç kuşanarak top patlamasının içinde emir altında olmaya yeterli sebep mi? | Open Subtitles | هل هذا سبب كافي ليقوم فلاح بأستبدال منجله بسيف ليترك منزله ومحاصيله |
Sence ataların, mum yakıp, matemlerine katılım bekleyen bir avuç histerik yüzünden, her şeylerini bırakıp Londra'ya giderler miydi? | Open Subtitles | أتظنين بأن أيٍ من أسلافك كان ليترك كل شيء... ويسافر إلى لندن لأن بعض الهرعى... يحملون الشموع وبحاجة إلى تخفيف أحزانهم؟ |
Şunu idrak ettim: bu gezegende bir iz bırakmak için hepimizin fırsatı oluyor. | Open Subtitles | أدركت أن كلاً منا الوقت ليترك بصمته على هذا الكوكب |
Yolun ortasında bir atı bırakmak ne aptallık! | Open Subtitles | ياله من أحمق ليترك حصاناً فى وسط الطريق |
Bana bir not bırakmak için, bir tezgahtarı mı öldürdü ? | Open Subtitles | و قتل كاتب مبيعات فقط ليترك لى ملاحظة ؟ |
Araştırmasını bırakmaz. | Open Subtitles | لم يكن ليترك مشروعه |
Hayır. Adam çok akıllı, bırakmaz. Bir sürü görgü tanığının önünde öldürüyor. | Open Subtitles | كلاّ، إنّه ذكيٌّ جداً ليترك دليلاً إنّ( ميلز)يقتلُأمامَعشراتِالشهود. |
Hollings asla orda bir harita bırakmazdı. | Open Subtitles | ما كان هولينغز ليترك خريطة هناك |
Chesapeake Matadoru, organları geride bırakmazdı. | Open Subtitles | سفاح "شيسابيك" لم يكن ليترك الأعضاء بمسرح الجريمة |
Ama o hikayenin son bulmasına izin vermeyecekti. | Open Subtitles | ولكنه لم يكن ليترك الأمر فحسب |