O yüzden de kendilerini korumak için, güçlü olmak zorundalar. | Open Subtitles | لذا هم بحاجة لأن يكن قويات، ليتمكنوا من حماية أنفسهم |
Bir alanı alıp bütün bu şeyleri dışarı atmak bizim için çalışabilecekleri en verimli yöntem değildi. | TED | ان مجرد أخذ حقل وازالة كل هذه الاشياء ليست بالضرورة الطريقة الأكثر فعالية ليتمكنوا من العمل. |
Bu olayın, insanların interneti, hükümetin güvenirliliğine inanmak için kullanma yeteneklerinde ürpertci bir etkisi var. | TED | كان لهذا أثر سلبي على قدرة الناس على استخدام الإنترنت ليتمكنوا من محاسبة حكومتهم. |
2015'te bu 25 milyondan fazla insanın evlerine enerji sağlamak için öğünlerini atlamasına sebep oldu. | TED | في عام 2015 تسبب ذلك في عدم تناول 25 مليون شخص لوجباتهم ليتمكنوا من توفير الطاقة لمنازلهم. |
İyi fikirler üretmeye çalışarak kendileri, aileleri ve toplumları için daha yaşanabilir bir hayat oluşturmaya çabalayan insanlar gördüm. | TED | أرى أُناساً يناضلون لتحقيق أفكارهم الرائعة، ليتمكنوا من خلق حياةٍ أفضل لهم، ولعائلاتهم ولمجتمعاتهم. |
Bundan dolayı yoğun balık havuzunun yavruları için yeterli besini sağlamalarını beklerler. | TED | ويتوجب عليهم انتظار تتكون الأحواض التي تضم السمك ليتمكنوا من الحصول على الغذاء الكافي لتغذية صغارهم. |
Bu araç, herkese, hem kendi fikirlerini söylemeleri hem de kendilerini, fikirlerinden ayırmaları için yardımcı oluyor. Böylece, üst bir seviyeden görebiliyorlar. | TED | هذه الأداة تساعد الناس في التعبير عن آرائهم ومن ثم فصل أنفسهم عن آرائهم ليتمكنوا من رؤية الأشياء من منظور أعلى. |
Birbirlerine karşı oyun oynayabilmek için bilgisayarlarını getiriyorlar. | TED | إنهم في الواقع يحضرون حاسباتهم ليتمكنوا من اللعب ضد بعضهم البعض |
Beni buradan çıkarmaları için, arabaya bir şeyler yapacaklar, sanırım. | Open Subtitles | اعتقد انهم يفعلون شيئا بالسيارة ليتمكنوا من اخراجى |
Senden dört sandık istiyorum... senden de kürek; bu insanların çukurları kazabilmesi için. | Open Subtitles | سأحتاج أربعة صناديق منك ومجارف منك ليتمكنوا من حفر الفتحات |
Yerine oturması için doktorların, çenesini üç yerden kırmaları gerekti. | Open Subtitles | واضطر الأطباء لكسر فكّه بثلاث مناطق ليتمكنوا من غلقه. |
Üstlerim, insani tarafını kurtarmak için seni canlı yakalamamı isterdi. | Open Subtitles | رؤسائي يطلبون مني اعتقالك حياً ليتمكنوا من تحرير النصف الأفضل بك |
Kendilerini düze çıkarmak için her şeyi yaparlar. | Open Subtitles | سيفعلون أي شيء لبيعها ليتمكنوا من التوجه لمناطق أعلى ارتفاعاً |
Oraya dünyalarının kurtarılması için gitmiyorlar. Kötü bir gün geçirmişlerdir. | Open Subtitles | انهم ليس بالخارج ليتمكنوا من انقاذ عالمهم |
Uyum saglamalari için sahte anilarla donatilirlar. | Open Subtitles | ويمنحونهم ذكريات زائفة ليتمكنوا من الاندماج بالناس |
Belli ki babamı ispiyonlamamız için bizi korkutmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | تعلمين من الواضح بأنهم يحاولون أخافتنا ليتمكنوا من الحصول على والدي |
Birinin sayfasına girmek için onu tanıman gerekecek. | Open Subtitles | عليك أن تعرف الأشخاص على الموقع ليتمكنوا من العبور إلى صفحتك |
İncil'i insanlara okumaları için verdiğini, anlamını tartışmaları için olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال بانه اعطى الناس الكتاب المقدس لقراءته وليس ليتمكنوا من تحريف معانيه |
Şu an, çocukları iki haftada bir banyo yapabiliyor ve akşam okumak veya ders çalışmak için ışıkları yok. | Open Subtitles | اطفالها الان يمكنهم الاستحمام كل اسبوعين وليس لديهم اضاءة ليتمكنوا من القراءة والمذاكرة فى الليل |
Sonuçta bazı askerler... tren yolunda yatıyor... ve binmek için bir treni durmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | آخر الأمر، يقوم بعض الجنود بالاستلقاء على خطوط السكة الحديدية ،ويجبروا القطار على التوقف ليتمكنوا من ارتقائه |