Sanırım kimse sadece farklı renkte bir şeker almak için şimdi dışarı çıkmaz. | Open Subtitles | حسناً، لا أعتقد أن أحد سيذهب الآن ليحصل على لون آخر من المارشميلو. |
Bunun bir nedeni George H. W Bush’un Irak’ta savaşmadan önce küresel topluluğun desteğini almak için BM’ye gitmesi. | TED | السبب الرئيسي لأن بوش الأب ذهب للأمم المتحدة ليحصل على دعم المجتمع الدولي قبل أن يحارب في العراق |
ağız arıyor. sadece bedava içki almaya gelmiş. | Open Subtitles | أنة فقط يلفق القصص جاء ال هنا ليحصل علي المشروباتِ المجّانيةِ. |
Ya da o şişkonun, diğer 5000'liği... alması için aşağıya inip... kumar masalarında şansını denemesini mi istiyorum? | Open Subtitles | أم هل أريد أن أمنح الفرصة للفتى البدين إذا كان عليه الحضور ليحصل على 5 آلاف الدولار الأخرى ليجرب حظه هنا في ألعاب الحظ؟ |
İlk başta kamyonetten çıkmasaydın bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لو لم تغادر من تلك الشاحنة من البداية لم يكن ليحصل هذا كله |
Ben o parayı ev alsın diye verdim, aptal bir arabada ziyan etsin diye değil. | Open Subtitles | أقرضته ذلك المال ليحصل على شقّة لا لينفقه على سيّارة غبيّة ماذا؟ |
O şey, ideal eşini bulmak için her şeyi yapabilir. | Open Subtitles | ذاك الشيء بإمكانه فعل أي شيئ ليحصل على رفيقته المثالية |
Babam dondurmayı çok severdi, onu elde etmek için herşeyi yapardı. | Open Subtitles | أبي يحب الأيس كريم جدا. يمكن أن يفعل يشيء ليحصل عليه. |
Onun beni aldattığını kafama sokmasaydınız bunların hiçbiri olmayacaktı. | Open Subtitles | لم يكن ليحصل شيء لو لم تقنعوني أنها تخونني |
İyi ışık almak için, babanın lambayı temizlemesi gibi... | Open Subtitles | وكما ينظف والدك مصباحه . ليحصل على ضوء جيد |
Şuna bak. Bize şoför ehliyetini almak için kimin ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | عجباً ، عجباً ، أنظروا من احتاج لنا مجدداً ليحصل على رخصة السائق |
Yargıç hakkında bilgi almak için oradaydı. | Open Subtitles | لقد وصل الي هناك ليحصل علي معلومات عن القاضي |
Yani, Güçlerini almak için onu canlı tutmaya ihtiyaçları olmazdı. | Open Subtitles | أعني، إنه لن يحتاج لبقائها حية ليحصل على قدراتها |
Benimle Baudelaire servetini almak için evleniyor. | Open Subtitles | لقد كان يتزوجنى فقط ليحصل على ثروة العائلة |
Kendine güvenen bir adamdı. Annemle, parayı almak için yakınlaştı. | Open Subtitles | كان محتالًا، تظاهر بأنه يحب أمي ليحصل على المال |
Ağız arıyor. Sadece bedava şerbet almaya gelmiş. | Open Subtitles | إنه فقط يلفق القصص ليحصل على المشروبات مجانآ |
- Bu sırada Yoni Royce'lardan istediğini almaya çok yaklaşmıştı. | Open Subtitles | في هذه الأثناء يوني كان بخطوه نبات المرامية أقرب ليحصل على ما يريد من آل رويسس |
Sözlerimi bir köşeye yaz, elindeki her şeyi almaya çalışacak. | Open Subtitles | بمناسبة كلمتى سوف يضرك بأستمرار ليحصل على ما ليدك |
Sana içki ısmarlamak istedi senin onayını alması lazım ama durumu tersine çevirdi. | Open Subtitles | عرض ان يشتري لكِ الشراب, ليحصل على ماوفقتك, ولكنه عكس الأمر عليك. |
Senden tam ifadeni alması için bir memur göndereceğim. | Open Subtitles | انظري ، سأرسل شرطي إلى هُنا ليحصل على إفادة كاملة منكِ |
O yüzden ben de yemeğini verirken gelip alsın diye merdivene bırakıp çanı çalardım. | Open Subtitles | لذلك كنت أترك عشاءه أعلى السلم و أدق جرس صغير له ليحصل عليه |
17 yaşında, Henri iş bulmak için bir dükkana başvuruda bulundu. | Open Subtitles | عندما بلغ هنرى سن السابعة عشر ذهب الى متجر ليحصل على وظيفة |
Elde etmek için altın tozu olup kuleye girer. | Open Subtitles | و يدخل البرج و يحوّل نفسه إلى تراب من الذهب ليحصل عليها |
Eğer arada sen olmasaydın, bir işi bile olmayacaktı. | Open Subtitles | لهذة العائلة وكل مافعلناة من أجلك لم يكن ليحصل على وظيفة إن لم تكن من أجلك |
Hiçbirimiz övgü kazanmak için, birbirimizin boyununu kırmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ليس على احد منا ان يكسر عنق الآخر ليحصل على على نظرة إعجاب أو تقدير |