"ليسَ عليكِ" - Traduction Arabe en Turc

• zorunda değilsin
• gerek yok

Bunu gerçekten yapmak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi?
ليسَ عليكِ حَقاً أن تَفعَلي هذا، تَعلَمين؟

Ama o kararı vermek zorunda değilsin çünkü ben, ne olursa olsun oğlunu kurtaracağım.
لكن ليسَ عليكِ اتّخاذ ذلك القرار، لأنّي سأُعيد ابنكِ، أيُّما يكون الثّمن.

Evet ama takdir edilmek için porno çekmek zorunda değilsin.
هذا صحيح ليسَ عليكِ القيامَ بالأعمالِ الإباحيةِ لتشعري بالتقديرِ

Maça benimle birlikte gelmek zorunda değilsin.
ليسَ عليكِ الحضور معي لهذه المبـاراة

Bebeğim, senin burada olmana gerek yok, ama ben olmalıyım.
عزيزتي. ليسَ عليكِ أن تكوني هُنا، لكني أحتاجُ لذلك

Beni dinle. Artık bunu yapmak zorunda değilsin, Kono.
إستمعي إلي ، ليسَ عليكِ فعل هذا

Bana bir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
ليسَ عليكِ فعل هذا كي تثبتي أي شيء إلي

Kendini bu kadar alçaltmak zorunda değilsin.
ليسَ عليكِ الإنحطاط لهذه الدرجة

Sorun değil, gitmek zorunda değilsin.
لا بأس ليسَ عليكِ الذهاب

Bunu yapmak zorunda değilsin.
ليسَ عليكِ فعل هذا

Bana inanmak zorunda değilsin.
ليسَ عليكِ تصديقي

Bana kahve getirmek zorunda değilsin Marissa.
ليسَ عليكِ أن تحضري لي القَـهوة، (ماريـسَّـا)

Yani çok nazik davranmak zorunda değilsin.
الفُرسان الثلاثة (مِن تأليف ألكساندر دوماس) ولذا ليسَ عليكِ أن تتكاسلي في قراءته

Tatlım, bugün doğum günün, dükkana gitmene gerek yok.
عزيزتي , إنهُ عيد ميلادك, ليسَ عليكِ أن تذهبي إلى المتجر.

Ama sorun yok, ondan korkmana gerek yok artık.
لكن لا بأس، ليسَ عليكِ أن تخافي منه بعد الآن.